Pazar, Nisan 28, 2024
Google search engine
Ana SayfaKıbrısPolis ve Savcılık Şimdi Ne Yapacak?

Polis ve Savcılık Şimdi Ne Yapacak?

Kendini “gazete” olarak tanımlayan, ancak gazete olmayan, Türkiye ve KKTC’ye karşı Rumun tetikçiliğini yapan, adını bile anmak istemediğim bir paçavrayı protesto eylemi yapılmıştı.

Anavatan Türkiye’nin PKK ve İŞİD terör örgütlerine karşı 2018 yılı Ocak ayında yaptığı Afrin harekatına karşı provokatif bir manşet atan bu paçavra, öfkeli bir kitle tarafından protesto edilmekteydi.

Bu esnada 3-4 protestocu genç, provokatör paçavra binasının karşısındaki KKTC Meclis Binasının damına çıkarak bayraklarımızı salladı.

Bu provokatörlerin hamisi olan, onlarla meyhanelerde yeyip içen, kendisi de Anavatanın Suriye Harekatlarına laf sokuşturan dönemin “ Cumhurbaşkanı “ Mustafa AKINCI, hemen polis komutanını çağırarak protestocuların tutuklanmasını istedi. Meclis damına, çıkıp bayrak sallamanın, demokrasiye saldırı ve Meclisi aşağılamak olduğunu iddia ederek, bunu yapanların yakalanıp yargı karşısına çıkarılması talimatını verdi. Konunun takipçisi olduğunu belirtti

Rahmetli Naci Talat’ın deyişiyle, “ Kedinin (AKEL) kuyruğunda maşrappa” olan CTP ‘nin yönetimi ve medyası da konuyu günlerce manşetinde tutup, polis ve yargıya baskı yaptı.
Sonuçta bayrak sallayan protestocular tutuklandı, yargılandı, hapse atıldı

HANGİSİ SUÇ?

Önceki gün Meclis önünde eylem yapan KIB-TEK’de örgütlü EL-SEN Sendikası, ona destek veren sendika ve partiler, suç teşkil etmesine karşın, önce Meclis önündeki yolu kapattılar. Trafik akışını tek şeritten sağlamak için polisin koyduğu demir bariyerleri kaldırarak araç geçişini engellediler, trafiği alt üst ettiler.

Sonra Meclis’e saldırdılar. Meclis’i basmak için demir bahçe kapısına yüklendiler. Polisin üstüne değmek bile suç olmasına karşın, görevli polisleri itip kalktılar, Meclis kapısını kırdılar, devletin malına zarar verdiler..
Şimdi sorarım:

Meclis damında bayraklarımızı sallamak, “demokrasiye ve Meclise saldırı ve suç” ise, Meclise doğrudan saldırmak, kapısını kırmak, yolu tıkayıp trafiği kesmek ve engel olmak isteyen polisi itip kalkmak suç değil mi?

Hani nerde bayrak sallayanların tutuklanması için talimat veren Akıncı ve kol kanat gerdiği provokatör paçavra?

Nerde tutuklama için baskı yapan CTP, manşet üstüne manşet atan CTP MEDYASI, besleme gazeteciler ve işbirlikçi sendika ağaları?

Hani nerde Polis Müdürlüğü ve Başsavcılık?

Polis bariyerlerini kaldırıp yolu kapatanlar, trafik akışını kesenler, Meclis’e saldırıp kapısını kıranlar ve polisimizi itip kalkanlar tutuklanmayacak mı? Onlara da dava açılmayacak mı? Onlar da yargılanıp mahkûm olmayacak mı?

POLİS ve yargı, sadece bu devlete sahip çıkan milliyetçi insanları sindirmek için mi vardır?
Yoksa Türkiye – KKTC karşıtlarının suç işleme ayrıcalığı ve dokunulmazlığı mı vardır?

YETKİLİLERİN SINAVI

Polis Müdürlüğü, Başsavcılık ve yargı bu konuda çok ciddi bir sınavla karşı karşıyadır.
Sadece onlar değil, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan da ciddi bir sınavla karşı karşıyadır.

Akıncı’nın, ortada bir suç olmamasına karşın yaptığı gibi, yetkili makamlar da polis komutanını çağırıp demokrasimizin kalbine yönelik bu fiziki saldırı için suç duyurusunda bulunacaklar mı? Devlet malına verilen zarar nedeniyle şikayetçi olacaklar ve zarar ziyanın telafisi talebinde bulunacaklar mı?

POLİS, kendisine karşı koparılacak yaygaraya karşı, Devlet üst kademesinin arkasında durduğunu görmek isteyebilir. Yasaların uygulanması için Polisi cesaretlendirmek, devleti yönetenlerin görevidir… Bunun da takipçisi olacağız

İSMET AKİM’İN İFŞAATI

CTP iktidarı döneminde KIB-TEK yönetim kurulu başkanlığına atanan CTP’Lİ İsmet Akim, yerel bir TV’ye yaptığı ifşaatta, CTP’nin iktidar olduğu 2014 yılında, KIB-TEK’İN satışı için bir protokol imzaladığını, bunun belgelerinin eski CTP Milletvekili rahmetli Sonay Adem tarafından kendisine verildiğini açıkladı. Akim, kendi döneminde KIB-TEK ‘e 100 kişi istihdam ettiğini de açıklayarak şöyle dedi:

– “ CTP’nin manifestosunda KIB-TEK özerkleşmesi var. Ama sonra gittik satılsın diye anlaşma yaptık. Bu sağlıklı bir duruş değil…..Protokol 2014 yılı Aralık ayında imzalandı. Protokol hemen satılması için yapıldı. Başaramazsak satılsın dendi. O protokol hala durur.”
Akim, 2009 yılında AKSA ile 15 yıllık alım garantili sözleşme imzalayanın da CTP olduğunu açıkladı.

Aynı CTP’nin bugün tam tersini yaparak “KIB-TEK satılmak isteniyor, AKSA sözleşmesi yenilenmesin, AKSA gitsin ” diyerek yaygara koparması, ülkeyi elektriksiz bırakmamak için çalışan Anavatanı ve hükümeti suçlaması ne büyük bir tutarsızlıktır?
Böyle bir çelişki ve iki yüzlülük olabilir mi?

İktidarda başka, muhalefette başka davranmak gayrı ciddilik, popülizm ve şark politikası değil mi?

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisment -spot_imgspot_imgspot_imgspot_img

Most Popular

Recent Comments