Salı, Mayıs 7, 2024
Google search engine
Ana SayfaKıbrısRum Basınının Safsatası ve Yeni “Müzakereci” Konusu

Rum Basınının Safsatası ve Yeni “Müzakereci” Konusu

Güney Kıbrıs’ta Politis gazetesinde 24 Temmuz günü yer alan, KKTC kaynaklı olduğuna inandığım bir yorumda şöyle dendi:

– “ MÜZAKERECİ ERGÜN OLGUN’UN AYRILMASINDAN SONRA YERİNE ATANACAK MÜZAKERECİNİN KİMLİĞİ, TÜRKİYE’NİN NİYETİNİ VE YOLUNU GÖSTERECEK…. ÖZERSAY MÜZAKERECİ OLURSA, ULUSLARARASI KAMUOYUNA MÜZAKERELER KONUSUNDA NİYETİNİN CİDDİ OLDUĞUNU GÖSTERECEK… “

İşbirlikçi, teslimiyetçi, federasyoncu sol da, Rum yönetiminden beslenen şu yorumu yapıyor:

 

-Türkiye ekonomisi zorda, AB ile üyelik görüşmelerini başlatmak, taze para, gümrük birliğini güncellemek ve vize serbestisi istiyor, o nedenle KKTC’NİN TANINMASI ve İKİ devletli çözüm talebinden geri adım atıp, federasyon görüşmelerini başlatacak…

Rum ile CTP bir olmuşlar, kendileri çalıp, kendileri oynuyorlar…Kendileri söyleyip, kendileri inanıyorlar….

Sanki müzakere yokken ille de “MÜZAKERECİ” atamak zorundaymışız gibi, kendilerine göre “müzakereci” olabilecek 5 ismi Politis’te yayınladılar

Oysa, CB Erdoğan tarafından defalarca resmen açıklanan “ KKTC TANINMADAN GÖRÜŞME OLMAYACAK” şeklindeki milli politikamız ortada iken ve KKTC ‘yi TANIMA niyetleri de yok iken, durup dururken ne “MÜZAKERECİ” atamaya, ne de “MÜZAKERE HEYETİ” oluşturmaya gerek var.

Bu, “federasyon görüşmeleri sürüyor” algısı yaratmak isteyen Rum, CTP, BM, AB, İngiltere, ABD’nin istediği bişeydir

Yaptıkları ALGI operasyonu ile, Türkiye ve KKTC’yi kendi stratejileri doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyorlar.

O nedenle, KKTC TANINMADAN, “MÜZAKERECİ” atama tuzağına düşmemek, oyuna gelmemek gerekiyor.

 

HATALAR TEKRARLANMAMALI

Aslında, yeni milli politikanın, 2021’de, tarihi bir adımla, TANINMA ekseni üzerine oturtulmasından sonra, bu çizgiden milim sapmadan, en ufak bir şüphe yaratmadan, tüm enerjimizi ve dikkatimizi TANINMAYA odaklamamız gerekirdi.

Oysa bunu yapmak yerine, olmayan ve olmayacak olan müzakereler için “MÜZAKERECİ” atandı ve “MÜZAKERE HEYETİ” oluşturuldu.

Federasyon öngören BM İYİ NİYET MİSYONU (GOOD OFFİCES) içinde kalkınmaya devam edildi.

Olmayan müzakerelerin Türk ve Rum “MÜZAKERECİLERİ” her hafta, görevi federasyon için taraflara yardım etmek olan, BM Genel Sekreteri’nin özel temsilcisi Stewart gözetiminde düzenli görüşmeler yapmaya başladı. Zaman zaman da iki tarafın “müzakere heyetleri” bir araya getirildi.

Tüm eleştirilerimize karşın, federasyoncu Talat ve Akıncı döneminde, “birleşik federal Kıbrıs’a hazırlık için kurulan ve Türk-Rum eş başkanları olan  12  İKİ “TOPLUMLU” KOMİTE, çalışmalarına aynen devam etti

Bu İKİ TOPLUMLU KOMİTELERDEN biri olan SAĞLIK KOMİTESİ üzerinden AB’ın, sözde KIBRIS CUMHURİYETİ’NE verdiği aşılardan ve yardımlardan “KIBRIS CUMHURİYETİ İÇİNDEKİ TÜRK TOPLUMU STATÜSÜ İLE” yüzde 30 pay talep edildi. Böylece KKTC’nin egemenliği ile iki devletli çözüm politikası darbelendi…

Olmayan müzakerelerin, “ MÜZAKERECİLERİ”, federasyon için çaba gösteren BM Temsilcisi gözetiminde yaptıkları toplantılarda “İKİ TOPLUMLU KOMİTELERİN DAHA AKTİF HALE GETİRİLMESİ, FEDERAL ÇÖZÜM SÜRECİNE KATKIDA BULUNAN RUM VE TÜRK KADINLARIN ORTAK ETKİNLİK YAPMALARI, RUM VE TÜRK SANATÇILARIN ORTAK ETKİNLİKLERİNİN TEŞVİK EDİLMESİ vb… “ yönünde kararlar alıp uyguladılar..

Tüm eleştirilerimize karşın, federasyoncu Talat ve Akıncı’nın başlattıkları “HELLİM ÜRÜNÜMÜZÜN SÖZDE KIBRIS CUMHURİYETİ MARKASI OLARAK TESCİLİ” süreci ileri götürülerek, KKTC ‘deki hellim üretimi ve ihracatı Rum yönetiminin denetimi ve inisiyatifi altına sokuldu.

Yine tüm eleştirilerimize karşın, iki toplumlu Eğitim Komitesi vasıtasıyla başta, Almanya’nın finanse ettiği İMAGİNE VE SONGBİRD projeleri olmak üzere, AB, ABD, İngiltere’nin finanse ettiği gençliğimizin ve öğretmenlerin beynini yıkamaya yönelik projelerin devamı sağlandı.

CİNSİYET EŞİTLİĞİ KOMİTESİ vasıtası ile Türk kültürüne aykırı olan “ LGBTİ+” propagandası ve eğitimleri ilk okullarımıza kadar sokuldu.

AB’ın finanse ettiği, Türkiye – KKTC karşıtı bu beyin yıkama ve Türk kimliği yerine “ORTAK KIBRISLI KİMLİĞİ YARATMA” projeleri, iki toplumlu komiteler aracılığıyla hala sürüyor

DEĞİŞİKLİK İÇİN FIRSAT

Halkı federasyona hazırlamayı ve gençliği dönüştürmeyi amaçlayan iki TOPLUMLU teknik komitelere, mevcut şekliyle “MÜZAKERECİLİK” makamının, İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM politikamıza uygun olmadığı, TANINMA talebimizi zayıflattığı, hala federasyon hayalleri görenleri umutlandırdığı ve halkın kafasını karıştırdığı, artık iyice ortaya çıkmıştır.

Yeni yapılan Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi ve “MÜZAKERECİ” Ergün Olgun’un görevden ayrılacak olması KURUMSALLAŞMAYI VE TANINMA hedefini ileri götürmek için bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.

Bu bağlamda, TANINMA OLMADAN, müzakereler başlamayacağına göre, yeni bir MÜZAKERECİ, MÜZAKERE HEYETİ VE ÖZEL TEMSİLCİ ATANMAMALIDIR.

Çok gerekli durumlar dışında, Rum müzakereci ve yetkisi federasyona katkı sağlamak olan BM Temsilcisi gözetiminde ortak görüşme yapılmamasıdır

Federasyona hazırlık için kurulan İki Toplumlu Komiteler iptal edilmelidir

Gerekli durumlarda Güneyle veya BM ile teması, her normal devlette olduğu gibi, Dışişleri Bakanlığı kurmalıdır.

Bu uygun görülmezse, temaslar için şimdilik, Cumhurbaşkanlığı Siyasi İşler Müdürlüğü yetkili kılınmalıdır.

YASA DEĞİŞMELİ

Yeni Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi bitmeden Cumhurbaşkanlığı Dairesi kuruluş Yasası yenilenmelidir.

Bu kapsamda, siyasi konulara bakmak için, “CUMHURBAŞKANLIĞI SİYASİ İŞLER MÜSTEŞARLIĞI” adı altında ikinci bir müsteşarlık oluşturulmalıdır. Yetki alanlarına göre oluşturulacak uzmanlık birimleri, bu müsteşara bağlı çalışmalıdır

Bunlar yapılırsa KKTC DEVLETİNİN KURUMSALLAŞMASI görünür hale gelecek ve “MÜZAKERECİ-ÖZEL TEMSİLCİ” yerine, KKTC Cumhurbaşkanlığı Dairesi ile Dışişleri Bakanlığı, KKTC Devletinin kurumları olarak, yabancılarla temaslarda öne çıkacaklardır.

Yabancılar, kendilerinin istediği gibi, “Kıbrıs Cumhuriyeti içindeki Türk Toplumu lideri ve müzakerecisi/temsilcisi” ile değil, KKTC Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığının ilgili daire müdürleri ve müsteşarları ile görüşmeye zorlanacaktır.

Bu, zaten KKTC kurulduğu günden olması gerekendi ve  TANINMA politikamızın da gereğidir.

Temas isteyen biz değil onlardır.

O zaman temaslar, kendilerinin dayattığı gibi değil, KKTC ‘nin istediği gibi olmalıdır.

“Ben görüşmek için Türk Toplumu liderini, müzakerecisini veya özel temsilcisini isterim, koltukların arkasında, KKTC bayrağı olmayacak, fotoğraflarda KKTC sembolleri görünmeyecek” deme hakları yoktur.

Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı, kendi yasaları çerçevesinde kimi yetkilendirmişse, onunla, onun ofisinde görüşmek zorundadırlar.

Görüşmezlerse cehenneme kadar yolları var.

KKTC’yi Muhatap kabul etmeyenlerle görüşme meraklısı değiliz, gelmesinler….

Bize kendileri ile görüşecek isim, sıfat, statü, mekan dayatma yetkileri olmadığını ve KKTC ‘nin bir devlet olduğunu onlara göstermenin zamanıdır

Esasen kurumsallaşmanın, egemenliğin ve TANINMA politikamızın gereği de zaten budur

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisment -spot_imgspot_imgspot_imgspot_img

Most Popular

Recent Comments