Perşembe, Nisan 25, 2024
Google search engine
Ana SayfaKıbrısHalk İçin Halka İşkence Ülke İçin Ülkeyi Çökertme

Halk İçin Halka İşkence Ülke İçin Ülkeyi Çökertme

Demokrasilerde sendikalar niye vardır?

Üyelerinin özlük haklarını korumak, maaşlarını ve çalışma koşullarını iyileştirmek için…
Sendikalar, siyasi parti değildir, dolayısı ile halkın seçtiği hükümetleri devirmek, halktan yetki alan hükümetlerin iç ve dış politikalarını değiştirmek, devleti yıkmak, halkı düşman bir devlete yamalamak, düşman bir devletle birleşmeye veya federasyon kurmaya zorlamak, sendika yöneticilerinin ideolojileri doğrultusunda halkın seçtiği siyasi irade ile çatışmak, sendikaların görev ve yetkileri arasında değildir.

Hükümetlerin uygulamalarına karşı siyasi mücadele vermek istiyorsan, sendika yönetimine değil, siyasi parti yönetimlerine girersin. Programını halka sunarsın, halk sana seçimde yetki verirse iktidarda programını uygularsın, fabrikaları devletleştirirsin, özel sektör bırakmazsın!

Ama bunu yapacağına, üyelerinin ekonomik çıkarlarını ve özlük haklarını korumak için kurulan sendikaları ele geçirip, Halkın seçtiği siyasi iradeye savaş ilan etmek, Halkın onayıyla uygulayacağı programları sabote etmek, seni işe alan ve maaşlı çalışanı olduğun devletin /Halkın malına sabotaj yapmak, halkı ve ülkeyi karanlıklara boğmak, eğitimi baltalamak, hava deniz ulaşımını sabote etmek, hatta yasa yapan Meclisi’nin bile çalışmasını engellemek, kapısını kırıp dökmek, anarşistliktir, yıkıcılıktır.

Demokrasilerde böyle birşeye kalkışanlara asla, izin verilmez, yasalar önünde hesap sorulur…

Tabii halkın seçtiği hükümetlerin yasaları uygulama konusunda cesareti varsa..

YASALAR ÇİĞNENDİ

EL-SEN ve destekçisi diğer sendikaları yönetenlerin yaptıkları tam da budur.
Halkın seçip yetki verdiği siyasi iradeye boyun eğdirmek için, iki hafta boyunca ülkeyi karanlığa boğdular, ekonomiye milyarlarca TL’lik darbe vurdular, Halkın sinirleri ile oynadılar, psikolojisini bozdular, eğitimi, sağlık hızmetlerini, hava ulaşımını, Meclis çalışmalarını aksattılar, Halkın elektrikli eşyalarını yaktılar, solunum cihazına bağlı hastaları ölüme terk ettiler, Meclis kapısını kırdılar, polisi itip kaktılar, gişeleri kapatıp kurumun gelir elde etmesini önlediler, grev yasağını dinlemediler, kurum santrallerine sabotaj yapanlar oldu.
Sendikalar Yasasını ve daha birçok yasayı pervasızca, şımarıklıkla çiğnediler…

Yaptıklarının çalışanların özlük hakları ve ücret talepleri ile hiçbir ilgisi yoktu. Sadece halkın seçtiği siyasi iradeye boyun eğdirmeye ve istediklerini empoze etmeye kalktılar.

EL-SEN yöneticileri şöyle diyordu:

– Biz Halk için, ülke için direniyoruz. Halk nerede, bize niye destek olmuyor?

Halkı karanlıklarda bırakmak mı, Halka işkence yapmak mı Halk için direnmek?

Ülkeyi karanlığa boğmak mı, ülke ekonomisini çökertmeye çalışmak mı, ekonomiye milyarlarca, TL zarar vermek mi ülke için direnmek?

Kurumun santrallerine, trafolarına, üretim ve dağıtım araçlarına sabotaj yapıp zarar vermek mi kuruma sahip çıkmak?

Halk işte bunun için size destek vermedi, vermiyor.

AMAÇ BAŞKA

Başbakan, “ KURUMU KAPATMAYACAĞIZ, SATMAYACAĞIZ, YENİ YATIRIM YAPACAĞIZ, TÜRKİYE’DEN KABLO İLE ELEKTRİK GELDİĞİNDE, HER OLASILIĞA KARŞI ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİNİN SÜREKLİLİĞİNİ GARANTİYE ALMAK İÇİN DEVREDE TUTACAĞIZ” diye söz veriyor, dinlemiyorlar..

Çünkü esas karşı oldukları zaten TÜRKİYE’DEN KABLO İLE ELEKTRİK GELMESİDİR.
Halkın ezici çoğunluğu, Anavatandan kablo ile elektrik gelmesini savunduğu için, halka “ ama kurum satılacak, kapatılacak” yalanları söyleniyor.

Oysa bu yalanlara, sabotajlara, provokasyonlara başvuracaklarına Hükümete deseler ki “ biz de Türkiye’den kablo ile elektrik gelmesinden yanayız, ancak kurumun o şartlarda işlevinin, çalışan personelin iş güvenliğinin ve özlük haklarının ne olacağını gelin konuşalım… “ deseler, bundan hem kendileri, hem kurum, hem ülke kazançlı olmaz mı?
Bu yapıcı, iyi niyetli ve olumlu tavrı sergileyeceklerine, “ülkeyi yakarız, yıkarız, karanlıklara boğarız, gününüzü gösteririz “ diye tehditler savurarak, devletle, Halkın seçtiği siyasi irade ile kavgaya giriştiler…

Siz kimsiniz ki KKTC Devletine savaş ilan ediyorsunuz?

Sonuçta, kurumda maaşlı çalışanlarsınız. İşinizi yaparsınız, astronomik maaşlarınızı alırsınız. Devlet, yasaları çiğneyerek kendisine savaş ilan eden, Halkın malına, zarar veren, anarşi ve kaos yaratan çalışanlarını 1 günde kapının önüne koyma hakkına ve gücüne sahiptir, yapmadığına dua edin!!

GÜYA SANTRALLER PATLAYACAKTI

Santral önüne ateş yakmışlar ve “BU ATEŞ TÜM ÜLKEYE YAYILACAK” demişlerdi
“Santraller bizimdir, kimseyi sokmayız, grevdeyiz, santralleri çalıştırmayız, hiçbir tamir yapmayacağız, karanlıklarda oturacaksınız, buzluktaki tavuklarınız kokacaksa koksun, dışarıdan gelen mühendisler 6 santrali zorla çalıştırdı, 10 saat içinde santraller patlayacak… ” demişlerdi…

Hani ne oldu?

Ne yaktıkları ateş ülkeye yayıldı, ne de 10 saatte patlayacak denen santraller patladı…

“Çalışmaz, bozuk ” denen santraller çalışıyor, ülke yeniden aydınlandı
CTP’nin son anda, kışkırttığı sendikayı kurtarmak için attığı CAN SİMİDİ olmasaydı, tutuklanan sabotajcılar gibi bugün yargı önünde hesap vereceklerdi, vermelidirler…

KISSADAN HİSSE

Bu olaydan çıkarılacak ders, Halkın seçtiği siyasi iradenin, devlete savaş ilan eden kendi çalışanı çok şımarmış VOYVODALAR karşısında her zaman kararlı, cesur durması ve devlet otoritesini uygulamada tereddüt göstermemesi gerektiğidir.

Bu bağlamda, Sendikalar, Grev ve Toplu Sözleşme Yasası, Dernekler Yasası, Kamu Görevlileri Yasası, SİYASİ SENDİKACILIĞI-DERNEKÇİLİĞİ ÖNLEYECEK ŞEKİLDE yeniden düzenlenmelidir.

Devletten maaşlı profesyonel sendikacılık son bulmalı, her sendikaya tanınan 3 profesyonel sendikacı hakkı ile devletin sendikaların tahsildarlığını yapmasına son verilmelidir

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisment -spot_imgspot_imgspot_imgspot_img

Most Popular

Recent Comments