New Orleans’ta 16 Mayıs’ta gerçekleşen toplu firarın ardından harekete geçen Louisiana Eyalet Polisi, 10 mahkûmun fotoğraflarını ve bilgilerini kâr amacı gütmeyen Project NOLA adlı kuruluşa iletti. Şehir genelinde yaklaşık 5.000 güvenlik kamerası işleten kuruluşun, 200 kamerası yüz tanıma teknolojisiyle donatılmış durumda.
Bu sistem sayesinde firarilerden ikisi, şehir merkezindeki French Quarter bölgesinde tespit edildi. Biri kısa sürede yakalandı, diğeri ise günler sonra ele geçirildi.
Kimlikleri biliniyordu, konumları teknolojiyle belirlendi
Firar eden kişilerin kimlikleri güvenlik birimleri tarafından biliniyordu. Ancak yüz tanıma sistemi, kaçakların şehir içinde nerede olduklarını anlık olarak belirlemek için kullanıldı. Firarilerden Kendall Myles, yüz tanıma kamerası sayesinde izlenip kısa sürede yakalanırken, diğer bir firari de aynı yöntemle izlenip bir konut kompleksinde ele geçirildi.
Topluluk destekli ancak tartışmalı bir sistem
Project NOLA’nın yöneticisi Bryan Lagarde, kamera ağının halkın desteğiyle, gönüllü şekilde evlere, iş yerlerine, kiliselere ve okullara kurulduğunu söyledi. Kuruluşun kameraları doğrudan polise bağlı değil; ancak sistemden gelen eşleşmeler güvenlik birimleriyle paylaşılıyor.
Sistem, 2009’da Katrina Kasırgası sonrası zayıflayan polis kapasitesine destek olmak amacıyla kurulmuştu. Bugün yalnızca New Orleans’ta değil, farklı şehirlerde de kullanılıyor.
Etik ve güvenlik endişeleri yeniden gündemde
Her ne kadar güvenlik güçleri bu teknolojiyi etkili bulsa da, Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU) gibi kuruluşlar yüz tanıma sistemlerinin mahremiyet ihlali yaratabileceği ve özellikle azınlık gruplarda yanlış eşleşmelere yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Brookings Enstitüsü’nün 2022 raporuna göre, bu sistemler beyaz erkeklerde daha isabetli sonuç verirken, siyahiler ve kadınlar için hata oranı daha yüksek.
New Orleans Emniyeti, Project NOLA ile olan iş birliğini ve alınan yüz tanıma verilerinin doğruluğunu incelemeye aldığını duyurdu.