TMT’ci İlter Kırmızı’nın anılarını kaleme alan iki tarih öğretmeninden biri olan Güven Uludağ’ın yayınladıkları kitap ile ilgili olarak “BUGÜN KIBRIS “ gazetesinde yer alan söyleşisindeki diğer yalan ve çarpıtmaları bugünkü son bölümde eleştireceğim.
AKRİTAS PLANI YALANMIŞ!
Güven Uludağ şöyle devam ediyor:
– Adada hiçbirşey yoktu. AKRİTAS PLANI FALAN HEP YALANDI. 21 Aralık’taki çatışma planlı değildi. Kaymaklı boşaltıldı. Oysa böyle bir şeye gerek bile yoktu. Ama oradan bir MAĞDURİYET YARATILDI, İNSANLAR HAMİTKÖY’DE ÇADIRLARA TAŞINDI...
Yanıtım:
AKRİTAS PLANI’nın yalan olduğunu iddia etmek, tarihi tahriptir, ne dediğini bilmemektir.
Bu planın varlığını ilk kez 22 Nisan 1966 tarihinde PATRİS Gazetesi manşetinde duyurmuştur.
Altında Kıbrıs Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Yorgacis’in kod ismi olan “ LİDER AKRİTAS” imzası vardır.
Kıbrıs Cumhuriyeti Meclis Başkanı Klerides, bu planın kurmay başkanıdır. Kod ismi “HİPERİDİS”dir.
Kıbrıs Cumhuriyeti Çalışma Bakanı Papadopulos başta olmak üzere, tüm Rum Bakanlar, AKRİTAS PLANINI UYGULAYACAK AKRİTAS ÖRGÜTÜ’nün üyesiydiler..Hepsinin kod isimleri, görevleri hangi gurubun kaç kişi ile nereye saldıracağı planda yazılıdır. Bu da Güven Uludağ’ın iddiasının aksine saldırıların planlı ve örgütlü olduğunu gösterir.
KLERİDES SAHİPLENDİ
Kıbrıs Cumhuriyeti Meclis Başkanı ve eski Rum Devlet Başkanı Glafkos Klerides, 4 ciltlik “ Cyprus, My Deposition (İFADEM) ” adlı kitabında, bu planı yayınlamıştır. ( Cyprus: My Deposition. Lefkoşa 1989. I.Cilt, Sayfa: 212-219)
Tanınmış Rum gazeteci-yazarı Alekos Konstantinidis de, 14 Aralık 1985’de Alithia Gazetesi’nde yayınladığı “ AKRİTAS PLANI OLMASAYDI, 1974 DARBESİ DE OLMAZDI” başlıklı yazısında şöyle demektedir.
– “…. BAĞIMSIZLIKTAN SONRA GERÇEKLEŞTİRİLEN İLK DARBE, 1974’DE DEĞİL, BAĞIMSIZLIĞIMIZDAN ÜÇ YIL SONRA GERÇEKLEŞTİRİLEN MAHUT AKRİTAS PLANI’NA GÖRE HAZIRLANMIŞ VE UYGULAMAYA KONMUŞTU. 21 Nisan 1966 tarihinde ilk kez yayınlanan AKRİTAS PLANI’na göre planlanarak uygulamaya konulan ilk darbeyi MAKARİOS III hazırlamıştı. Tamamen komplo mahiyetindeki bu darbenin amacı, anayasal düzeni şiddete başvurarak devirmekti. ( Bu konularda bak Filelefteros’da yazan ARISTOS KATSİS’in ‘AKRİTAS PLANI’ ve ALEKOS KONSTANTINIDIS’in SİMERİNİ gazetesinde 14 Kasım 1979’da ‘TARİHİN YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ’ başlıkla yazıları.)
Görüldüğü gibi Rumlar dahi Planı reddetmemektedir.
Bu denli gerçek olan bir planı inkar etmek, “YOKTUR, YALANDIR” demek için, ya kafayı yemek, ya da Rumları aklama misyonu üstlenmiş devşirme bir tarih öğretmeni olmak gerekir!
KAYMAKLI YALANI
Güven Uludağ söyleşisinde, “Küçük Kaymaklı’nın mağduriyet yaratmak için boşaltıldığını“ da iddia ediyor.
Oysa Küçük Kaymaklı, mukavemetçilerin mermisi bittiği için düşmüştür.
Ben Küçük Kaymaklı göçmeniyim. TMT’cilerin, gece karanlığında, kurşun yağmuru içinde sokakları gezerek, mevzilerdeki mukavemetçilere, “DAYANIN BE ARKADAŞLAR DA, ALAYDAN MERMİ GELECEK” şeklinde bağırdıklarını bugün gibi anımsıyorum.
Biz, de Hamitköy’e göç edenlerdeniz.
Evimiz kilisenin karşısında olmasına karşın, kimse bize “köyü boşaltın” demedi.
Rahmetli babam, Rum saldırısının ilerlediğini ve köylülerin Hamitköy’e doğru gittiğini görünce, bizim de gitmemize karar verdi. İki çantaya 4 kuru ekmek ve birkaç kazak koyup yoğun kurşun yağmuru altında evden eve geçerek Hamitköy’e gittik.
Kaçamayan yüzlerce Türk esir alınarak Regis dondurma fabrikasına götürüldü. İçlerinden seçilen birçok sivil katledildi. Köy yağmalandı, yakılıp, yıkıldı. Sonraki günlerde evinden eşya almak için gidenler de yakalanıp öldürüldü. 90 yaşındaki İğneci Hüseyin ve yatalak oğlu evlerinde katledildi.
1968’de Denktaş, Klerides’ten Küçük Kaymaklı’ya dönüş için köyün iadesini isteyince, Klerides, O’na “ orası Yenişehir ve Kızılbaş’ın savunması için bizde kalmalıdır. Bu iki bölgenin kuşatılmasını önlemek için kan dökerek aldık. Ancak kan dökerek alabilirsiniz” demiştir.
Yani, Küçük Kaymaklı’ya yönelik Rum saldırısı planlı idi ve saldırıya Yunan Alayı da katılmıştır.
Gerçek durum bu iken ve yaşayan Kaymaklı göçmenleri ile konuşup doğruyu öğrenmek gerekirken, “ Küçük Kaymaklı mağduriyet yaratmak için boşaltıldı” demek, tarih öğretmenliği ile nasıl bağdaşır?
Böyle birinin yazdığı, yazacağı bir kitap ve söylediği sözler ne denli ciddiye alınabilir?
HODRİ MEYDAN
SONUÇ olarak, TMT’ci İlter Kırmızı’nın anılarını kaleme alıp kitaplaştıran iki tarih öğretmeni, gerçek tarihi yazma açısından, GÜVENİLİR, OBJEKTİF ve İNANDIRICI değildir.
Birebir yaşadığımız tarihi gerçekleri, kendi ideolojik bakış açıları ile ve Rum safsataları doğrultusunda saptırmaktadırlar.
ENOSİS hedefi güden saldırgan Rumları masum, nefsi müdafaa yapan TMT’yi de saldırgan göstermek için ürettikleri yalanlarla, Halkın beynini yıkamaktadırlar
Güven Uludağ, TMT Mücahitler Derneği’nin bildirisi yayınlanınca dernek yöneticilerine HODRİ MEYDAN çekerek onları televizyonlarda tartışmaya davet etmiştir.
Ben de, dernek ÜYESİ Kaymaklı göçmeni bir mücahit olarak istedikleri televizyonda canlı yayında kendileri ile tartışmaya hazır olduğumu açıkladım. Ne ki, derneğimize “hodri meydan” çeken Güven Uludağ, kaç gündür ortadan kayboldu. Kendi teklifi olmasına karşın TV’de canlı tartışma talebinin arkasında durmadı, 1 haftadır yanıt vermedi.
Buradan bir kez daha duyuruyorum :
Davetiniz kabulümdür. Davetinize sahip çıkın, canlı yayında tartışmaya gelin. Kendinize güveniyorsanız iddialarınızı halk önünde kanıtlayın. Yapmazsanız, bir daha “tarihçi” diye ortalıkta dolanmayın, atıp tutmayın
Hodri meydan!!!