Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Özel Temsilci Ergün Olgun, üçüncü tarafların Kıbrıs konusunda son zamanlarda yaptıkları açıklamaları değerlendirdi.
Yazılı açıklama yapan Ergün Olgun, Avrupa ülkeleri ve kurum temsilcilerinin son zamanlarda artan bir yoğunlukta iki tarafı dinlemeye ve anlamaya çalışmadan, sadece Rum tarafının anlattıklarına dayalı olarak yaptıkları tek yanlı açıklamaların, Kıbrıs Türk Halkının Avrupa ülkeleri ve kurumlarına güvenini sarsmakta olduğunu belirtti.
Olgun, bu davranışın söz konusu ülkelerin Avrupa değerleri olarak isimlendirdikleri ilkelerine ne kadar sadık kaldıkları ve bu ilke ve değerlerin uygulanmasında çiftestandart uygulayıp uygulamadıklarını sorgulatmakta olduğunu da ifade etti.
Adaletin, en geniş anlamıyla taraflara eşit ve adil bir şekilde davranılmasını ve kendi davalarını anlatabilmeleri için eşit fırsat tanınmasını gerektirdiğini belirten Ergün Olgun “Ne yazık ki, kendi davasını anlatabilmek için Kıbrıs Türk Tarafına eşit fırsat tanınmamakta ve başta Avrupa Birliği üye ülkeleri ve kurumları olmak üzere, sadece Rum Tarafından duyduklarına dayalı pozisyon belirlemekte ve hatta karar almaktadır. Bu adaletin tahakkukunu engellemektedir” değerlendirmesinde bulundu.
Özel Temsilci Ergün Olgun, Adalet, hukuk ve insan haklarının herkes için geçerli olduğunu, hiç kimse, hiçbir halk ve hiçbir devletin imtiyazlı olmadığının altını çizdi.
Rum Temsilciler Meclisi BaşkanıAnnitaDemetriou’nun 6 Temmuz’da Avrupa Konseyi ParlamenterlerMeclisi Başkanı TinyKox’un katılımıyla yapılan oturumda, Kıbrıs’ta acımasızca ihlâl edilen ve ihlâl edilmeye devam eden uluslararası hukuk ve insan haklarından söz ettiğini hatırlatan Olgun, “Halbuki Aralık 1963’te uluslararası antlaşmalarla korunan Anayasa’nın değişmez maddelerini ve 1960 Garanti Antlaşmasının hükümlerini ihlal edip, 1960 ortaklık Kıbrıs Cumhuriyeti’ni işgal edenler ve bunun sonrasında Kıbrıslı Türklere 1963 yılından beri insanlık dışı siyasi, ekonomik ve sosyal izolasyon uygulayanlar kendileridir. Rum Tarafı hukukun üstünde değildir” dedi.
Olgun, birçok uluslararası aktörün Kıbrıs sorununa tek yanlı bakışına Rum Tarafının haksızca elde ettiği statüyü kullanarak uluslararası düzeyde yürüttüğü yoğun algı yönetimi kampanyalarının sebep olduğunu ifade etti.
Olgun açıklamasında, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı TinyKox’un, Rum tarafının Kıbrıs sorununun çözüm vizyonuna desteğini ifade ettiğini ve “Ukrayna’daki Rus istilasını konuştuğumuza göre Kıbrıs’taki Türk istilasını da konuşalım” vurgusu yaptığını, İngiliz Yüksek Komiseri İrfan Sıddık’ın ise, Ukrayna’nın Rus işgali ile Kıbrıs sorunu arasında bir paralellik kurmaya çalıştığını hatırlattı .. Ergün Olgun, bu tür söylemlerin 1963 tarihinden Türkiye’nin müdahalesini gerektiren 1974 harekâtına kadar geçen sürede Kıbrıs Türk Halkının maruz kaldığı soykırım girişimi, şiddet, yasadışılık ve haksızlıkların temelini oluşturduğu Kıbrıs sorununa doğru teşhis konulmasını zorlaştırdığı gibi, Türk müdahalesinin kök nedenlerine bakılmasını da engellemekte olduğunu söyledi.
Olgun “Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile Türkiye’nin Garanti Antlaşmasından kaynaklanan meşru müdahalesi arasında hiçbir benzerlik olmamasına rağmen, yapılmaya çalışılan bu müdahalenin meşruiyetini örtbas etmektir” dedi.
Türkiye’nin müdahalesinden sonra adada şiddetin sona erdiğini ve bugün iki taraf arasındaki temas, etkileşim ve ticaretin 1963-1974 döneminden çok fazla olduğunu ifade eden Olgun, “Ne yazık ki, Rum Tarafının tüm adanın tek hâkimi olma zihniyetini bırakamamasından dolayı iki taraf arasında eşitliğe ve eşit statüye dayalı siyasi bir uzlaşıya varmak mümkün olmamıştır” dedi.
Olgun, Kıbrıs’ta gerçek anlamda sürdürülebilir bir çözüm isteyen üçüncü tarafların, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı TinyKox ve İngiliz Yüksek Komiseri İrfan Sıddık’ın yaptıkları kısır hataya düşmeden, ileriye dönük bir yaklaşımla mevcut gerçeklere ve tarafların eşit müktesep haklarına dayalı bir uzlaşı için şartların hazırlanmasına katkı koymalarının en mantıklı yol olacağını vurguladı.
Ergün Olgun, bunun için de iki tarafın, egemenlik hakları dâhil, müktesep hak ve statü eşitliğinin gözetilerek bunun fiiliyatta görünmesinden, aynı zamanda söz verildiği gibi, Kıbrıs Türk Halkı üzerindeki haksız sınırlamaların kaldırılmasından başlanabileceğine dikkati çekti.
Kaynak : BRTK