Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Caner Açıkada, “11-17 Nisan Kalp Sağlığı Haftası” nedeniyle açıklamalarda bulunarak, sağlıklı bir kalp için fiziksel aktivitenin önemine dikkat çekti.
Fiziksel egzersiz, başta kalp kası olmak üzere birçok kası ve organı güçlendiriyor
“Hareketsizlik nedeniyle kalp rahatsızlıklarından dolayı ölüm oranı her geçen gün artmakta ve kalp rahatsızlıklarından dolayı yaşanan sağlık sorunları ile sağlık bütçesine binen maddi ve manevi yükler artmaktadır” diyen Açıkada, açıklamalarına şöyle devam etti: Kalbi sağlıklı ve güçlü kılmanın en önemli yollarından birisinin fiziksel aktivite yapmak olduğunu biliyoruz. Fiziksel aktivite ve kalp-damar sağlığı açılarından günde 10000 adım atmanın iyi olduğu ve her gün bu kadar adım atmanın yararlı olacağı olduğu söylenmekteydi. Yapılan araştırmalar sonucu günde 10000 adım yerine minimum günde 4400 adım atmanın ve bunu 7500’e çıkarmanın Dünya Sağlık Örgütü ve Amerika Kalp Sağlığı Birliği tarafından kabul edilmiştir. Bunun için her yaştan insana kalp ve dolaşım sistemlerini sağlıklı tutmaları ön görülür. Bu miktar aşağı yukarı günde 45-60 dakika orta hızda yürüme temposuna denk gelmektedir. Dünya Sağlık Örgütü her yaştan insana sağlık açısından fiziksel aktivite önermekte ve haftada orta şiddette egzersizin toplam 150 dakikadan az olmaması üzerinde durmaktadır. Fiziksel egzersizin, başta kalp kası olmak üzere birçok kası ve organı güçlendirdiği belirtilmektedir. Fiziksel egzersizlerin başta kalp-dolaşım sistemi, vücudumuzdaki ana kas gruplarının güçlü olması, ana kas gruplarının esnekliği ve yenilen-içilen beslenme öğelerine dikkat edilerek fazla yağ kilo oluşturmamaya dikkat edilmesi gerektiği üzerinde durulmaktadır.
Açıkada sözlerinin devamında şu ifadelere yer verdi; Yapılan araştırmalara göre Türk toplumda 6-11 yaşındaki çocuklar arasında hareketsiz geçirilen sürenin 6 saati bulduğunu, bu yaş grubunda sadece %58,4 kişinin günde 30 ve üstü süre hareket ettiğini göstermektedir. Hiç egzersiz yapmayan 12-14 yaş grubunda kadınların %69,8 erkeklerde %41,4, 15-18 yaş grubunda kadınların %72,5 erkeklerde %44,6, 19-30 yaş grubunda kadınların %76,6 erkeklerin %69,5, 31-50 yaş grubunda kadınların %82,1 erkeklerin %73,2 ve 75> yaş grubunda kadınların %88,0 erkeklerin %83,7’nin olduğunu göstermektedir. Bu haliyle Türk toplumu Avrupa ülkeleri içerisinde en hareketsiz olan ve fiziksel aktivite ve kondisyon düzeyi en kötü olan ilk üç ülkeden birisi olmaktadır. Bu haliyle Türk toplumunun kalp rahatsızlıklarından ölüm oranı artma eğiliminde olacak ve giderek bu konudaki sağlık bütçeleri artış gösterecektir. Daha önemlisi; hareketsizlik giderek artacak ve daha hareketsiz ve dinamizmi düşük bir gelecek kuşak doğmasına neden olacaktır. Toplumumuzun en hareketsiz gruplarından birisinin %72 ile üniversiteye giden gençler olduğunu görmekteyiz. İnsanların fiziksel aktivite düzeylerinin arttığı; yaptıkları işle mümkün olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, en hareketli grubun çalışanlar olduğu görülmektedir. Serbest zaman dilimi içerisinde toplumumuzun en hareketsiz olduğu, toplumun kültürel alışkanlıkları içerisinde “fiziksel aktivite” alışkanlığının olmadığı görülmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü ve Spor Hekimleri’nin her gün yaklaşık 30 dakika egzersiz yapmayı ön görmekte olduğunu belirten Açıkada, “1990’lı yıllarda haftada 2-3 fiziksel aktivite önerilirken, son yıllarda her gün egzersiz yapma önerilmektedir. Egzersiz konusunda yürüme, koşma, kayak, bisiklet, yüzme, fitnes, aerobik, tenis, futbol, basketbol ve daha birçok değişik egzersizler olabileceği konusunda dikkat çekilmektedir. Bu nedenle, beden eğitimi öğretmenleri ve antrenörlere büyük iş düşmektedir. Üniversitelerimiz, bulundurdukları genç nüfusa egzersiz ve spor yapma alışkanlığını verecek programlar yürütmelidir. Üniversite gençlerini sağlıklı bir kalp ve damar yapısı konusunda bilinçlendirmeli ve kalp sağlığının fiziksel aktiviteden geçtiği bilinç ve kültürünü yerleştirmeliyiz” dedi