Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hemen hemen her konuşmasında Kıbrıs Türkü’nün haklarına dikkati çekiyor, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) bağımsızlığının tanınması için çağrı yapıyor:
“Ada’daki gerçeklere sırtınızı dönmeyin, KKTC’yi bir an önce tanıyın”
“KKTC Türk dünyasının bir parçasıdır. Orada yaşayan Türkler bizim kardeşimizdir”
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Türk dünyasının güçlenmesi ve birleşmesinin Türk Devletleri Teşkilatını küresel ölçekte büyük güç merkezi haline getireceğini söyleyerek, “Gün gelecek dünyanın tüm sorunları Türk Devletleri Teşkilatı ile istişare yoluyla çözülecektir.” dedi.
KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olması için Azerbaycan’ın aktif diplomatik çabalar gösterdiğini bildiren Aliyev, “Azerbaycan olarak KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatına asil üye olmasını destekliyoruz. Bu çok doğaldır. Çünkü tarihsel açıdan KKTC Türk dünyasının bir parçasıdır. Orada yaşayan Türkler bizim kardeşimizdir.” ifadesini kullandı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, geçtiğimiz yıl yaptığı bir açıklamada da KKTC bayrağının ülkesindeki etkinliklerde dalgalanması gerektiğini ve dalgalanacağını söyledi. Aliyev, “Hak olan yolda birbirimizin yanında olacağız” mesajını vermişti.
“Azerbaycan’ın KKTC’yi tanıma yönündeki ilk dolaylı hamlesi”
Aliyev’in bu açıklamaları ne anlama geliyor? Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Barış Adıbelli, Azerbaycan-KKTC ilişkilerini TRT Haber’e değerlendirdi:
“Son dönemde KKTC – Azerbaycan ilişkileri emin adımlarla ilerliyor. Özellikle 2024 yılı KKTC ve Azerbaycan ilişkileri açısından dönüm noktası oldu. Azerbaycan Milli Meclisi’nin 5 Nisan’da yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda, ‘Azerbaycan-KKTC Parlamentolar Arası İlişkiler Çalışma Grubu’ kurulması yönünde karar alınması Azerbaycan’ın KKTC’yi tanıma yönündeki ilk dolaylı hamlesi olarak yorumlandı.”
Dr. Barış Adıbelli, Azerbaycan’ın KKTC’yi şimdiye kadar tanımamasındaki önemli engellerden birinin de AB’nin Karabağ’daki sözde Ermeni yönetiminin tehdidinin olduğu söylüyor:
“Bugüne kadar Azerbaycan’ın KKTC’yi tanımamasının önündeki engellerden bir tanesi özellikle bir dönem Avrupa Birliği’nin (AB) elinde tuttuğu işgal altındaki Karabağ’daki sözde Ermeni yönetimini tanıma tehdidi. Bu tehdit her ne kadar doğrudan resmi olarak Azerbaycan’a yönetilmemiş olsa da hemen her fırsatta Azerbaycan’a bu tehdit ima edildi. 2020’de Karabağ’ın özgürlüğüne kavuşturulmasının ardından Avrupa bu kozunu kaybetti. Gerçekten de bu dönemden itibaren Azerbaycan-KKTC ilişkilerinde de ciddi manada gözle görülür bir iyileşme oldu. 2021 yılında Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) kurulması ve Türkiye ile Azerbaycan arasında Suşa Beyannamesi’nin imzalanması ve her şeyden önemlisi Karabağ’ın yeniden özgürleşerek Türk dünyasının bir parçası haline gelmesi KKTC’yi de daha belirgin ve görünür hale getirdi.”
Türkiye her zaman KKTC’nin yanında
Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Son 20 yılda KKTC’nin dünyaya tanıtılması başta olmak üzere ekonomik ve sosyal kalkınmasına öncelik verildi. KKTC, Türk devletleri teşkilatına gözlemci üye oldu, Ada’da iki devletli çözüm vizyonunun önü açıldı.
Dr. Barış Adıbelli, iki devletli çözümü şu ifadelerle değerlendirdi:
“Yaklaşık 50 yıldan beri ada fiili olarak bölünmüştür ve fiili olarak adada iki devlet hayatını sürdürüyor. Netice itibarıyla bu fiiliyatı resmiyete dökmek uluslararası toplumun en önemli vazifesi. Eğer adaya barış ve istikrar gelmesi isteniyorsa iki devletli çözümün önü açılmalı. Burada, kuşkusuz, Türkiye ve KKTC’ye de düşen bir takım sorumluluklar bulunuyor. Öncelikle KKTC, vakit kaybetmeden ismini değiştirerek Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adını alması gerekiyor. böylece iki devletli çözüm formülüne ilk önce isim değişikliğinden başlanarak niyet belli edilmeli.”
KKTC Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye oldu
Geçtiğimiz yıl Özbekistan’ın Semerkant şehrinde Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi düzenlendi.
Bu zirvede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak kabul edildi.
Kardeşlik hukukunun gereğini yerine getirerek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Teşkilat’a gözlemci üye olmasının kabul edildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:
“Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıslı kardeşlerimizin yalnız olmadığını göstererek, çözüm sürecine de katkı sağladık. Bu dayanışma iradesini sergilediğiniz için siz kıymetli kardeşlerime ayrı ayrı teşekkür ediyorum.”
Türk Devletleri Teşkilatı dünya Türklüğünün temsil edildiği üst düzey örgüt
Türk Devletleri Teşkilatı’na kendi adıyla gözlemci üye olmasıyla da ilk kez uluslararası bir kuruluşa kabul edilmiş oldu.
2021’de kurulan Türk Devletleri Teşkilatı dünyada yaşayan tüm Türklerin ve Türk kökenli devletlerin tasada ve kıvançta ortak duygu ve düşüncelerini yansıtan ve sorunları topluca çözen bir mekanizma olması adına önemli. Bir başka deyişle Türk Devletleri Teşkilatı dünya Türklüğünün temsil edildiği üst düzey örgüt. Bu bağlamda Türk Dünyasının en önemli sorunlarından birisi olan işgal altındaki Karabağ’ın 2020’de özgürleştirilmesi aslında Türk Dünyasının önündeki en büyük psikolojik engellerden bir tanesi ortadan kaldırılmıştır. Şimdi sıra KKTC’nin tanınmasındadır.
Dr. Barış Adıbelli
“Türk dünyası birlikte hareket ettikleri zaman bu zorlukların üstesinde gelirler”
Dr. Barış Adıbelli, KKTC’nin tanınması yolunda Türk Devletleri Teşkilatı’nın öneminin altını çiziyor:
“KKTC, diplomatik anlamda özgürleştirildiği zaman Türk Devletleri Teşkilatı da rüştünü ispat etmiş olacak. Bu bağlamda, KKTC’nin tanınması ilk önce Türk Devletleri Teşkilatına üye devletlere düşüyor. Bu devletler bu vazifeyi yerine getirdikten sonra diğer dünya devletleri de bu yolu izleyecektir ;ancak önce adımı atması gereken devletler Türk Devletleridir. Bu nedenle Türk devletleri içerisinde de ilk adımı atacak olan ülke de kardeş Azerbaycan’dır. Türkiye, Karabağ’ın özgürleşmesinde üzerine düşeni yapmıştır. Şimdi sıra Azerbaycan’da. KKTC’nin özgürleşmesinde üstüne düşüni bir millet üç devlet şiarıyla yapacaktır.”
Dr. Adıbelli, Türk dünyasının birlikte hareket etmesini vurguluyor:
“Her şeye rağmen, devletler içinde bulundukları uluslararası sistemi ve konjonktürü de göz önüne almak zorunda. Bu açıdan KKTC’nin tanınmasını isteyen devletlerin olduğu kadar tanınmaması için ellerinden geleni yapan güçler de bulunuyor. Bu sebeple Türk dünyası ve Türk devletleri ancak birlikte hareket ettikleri zaman bu zorlukların üstesinde gelirler. “
Türkiye KKTC’yi yalnız bırakmadı
Doğu Akdeniz’de de Kıbrıs Türklerinin, Kıbrıs Adası ve enerji kaynaklarındaki hak ve menfaatleri korundu.
Türkiye’nin sondaj ve sismik araştırma gemileri, İHA ve SİHA’ların korumasıyla Doğu Akdeniz’de görev yaptı.
Kıbrıs Türk halkı ekonomik ve sosyal anlamda da ihtiyaç duyduğu her dönem Türkiye’yi yanında gördü.
Yardım ve destek çabaları 2002 yılı sonrası daha da hızlandı.
Bir rüya gerçek oldu
Dünyada benzeri olmayan ‘Su Temin Projesi’ ile asırlık bir rüya gerçeğe dönüştürüldü.
2015 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açılışını yaptığı proje ile deniz altından borularla KKTC’ye su götürüldü.
Ankara’dan KKTC’ye ekonomik destek
Türkiye, KKTC’nin kalkınması için de desteğini artırdı. 1974 ile 2001 yılları arasında yapılan 1 milyar 711 milyon dolarlık yardım, 2002 – 2021 yılları arasında 7 milyar 86 milyon dolara yükseldi.
Geçtiğimiz mart ayında imzalanan Mali İş Birliği Protokolü ile KKTC’ye 2023 yılı için 9 milyar 500 milyon Türk Lirası katkı sağlanması kararlaştırıldı.
Kaynak : TRT HABER