Perşembe, Kasım 21, 2024
Google search engine
Ana SayfaKıbrısKıbrısımsı Filistin tarihi ve gerçekler.

Kıbrısımsı Filistin tarihi ve gerçekler.

Hz. Davut ve Hz. Süleyman Peygamber’in de krallığını yaptığı Yahudi Devleti MÖ. 586 yılında Nebukadnezar önderliğindeki Babil Krallığı tarafından ortadan kaldırıp, Süleyman Tapınağı yıkılır.

İşte o gün, 12 kabileden oluşan İsrail oğulları Yahudiler, yeniden bir araya gelip, Kudüs’ü ele geçirip, Süleyman Tapınağını tekrar inşa etmeye yemin eder.

O günden sonra defalarca devlet kuran İsrail oğulları kurdukları devletlerin otoritesini hep yitirmiş ve dağılmışlardır.

Ne kadar yenilgiye, bozguna uğrayıp sürgün edilseler de Büyük İsrail Devleti hayalinden asla vazgeçmezler.

Büyük İsrail için tasarlanan “Büyük Ortadoğu projesi Nedir?”
Büyük Ortadoğu Projesi gereği, Fırat-Dicle (Hatay, Osmaniye/Hakkari arası Güneydoğu Anadolu topraklarını da içine alan) oradan Nil Nehrine uzanan toprakların “Tanrı’nın kendilerine vadettiği” gerekçesiyle, ne pahasına olursa olsun İsrailli Yahudilerin eline geçirmesi saplantısıdır.

MÖ VI. yüzyılda başlayan Yahudilerin sürgün hikâyesi, MS 135 yılında, Büyük Roma İmparatoru Hadrianus tarafından dünyanın dört bir yanına yeniden göçe zorlanmasıyla devam eder.

Yahudi kavmi İsrail oğulları, 2000 yıl, çeşitli dönemlerde, önceleri pagan Roma’nın ve sonrası Hristiyan Avrupa ve Asya’nın zulmüne defalarca uğramıştır.

Yahudilerin İsrail’e dönüşünün yolunu I. Dünya Savaşı’nın sonucu açar. Arap siyasi lider Şerif Hüseyin, Hicaz ve Arap toprakları Kralı olma hayaline kapılır.

İngilizler lehine, Arabistanlı Lawrence ile Ortadoğu cephesinde Osmanlı’ya ihanet planlarına girişir ve Atatürk’ü sırtından vurma gafleti sonucu Ortadoğu’da Türk hakimiyeti sonlanır.

Savaş sonrası 1917 yılında Filistin topraklarını ve Kudüs’ü işgal edip manga yönetimi kuran İngilizler, aciz bırakmayı başardıkları Filistin halkından toprak işgal ederek, bu topraklara Orta Avrupa ve Rusya’dan göç ettirilen çiftçi Yahudi yerleşimcileri iskan ederler.

İngilizler aynı alçak stratejiyi, I. Dünya Savaşı sonrası ilhak ettikleri, Osmanlı’dan çaldıkları Kıbrıs topraklarında da uygulayıp, kasten zor duruma düşürülen Kıbrıslı Türklerin topraklarını ucuza kapıp Rumlara peşkeş çekmiştir.

Hatta aynı dönemlerde, Rusya ve Orta Avrupa Yahudilerine Kıbrıs adasını yurt yapmayı önermiş fakat onlardan “Önce Kudüs, Sonra Kıbrıs” yanıtını almışlardır.

Tam da bu noktada, Kuzey Sahil Yolu başta olmak üzere, İskele ve diğer sahil topraklarının Yahudi sermayesine peşkeş çekildiğinin altını çizmede fayda görüyorum.

19. yüzyıldan itibaren başlayan siyasî Siyonizm hareketiyle teşvik edilen bu göçlerin bir neticesi olarak Theodor Herzl’ın büyük düşü olan Büyük İsrail Projesi’nin birinci adımı I. Dünya Savaşı’nın sonuçlarına Yahudiler açısından bakıldığında başarılı geçtiği görülür.

1917 yılı itibarıyla Filistin topraklarına parseller halinde iskan edilen Yahudiler halinden memnundur. Aslında bu proje, İngiliz eliyle koordine edilen bir işgal organizasyonudur. Elinden gelen çabayla Filistin’e hedeflenen nüfusu taşımayı başaramayan İngiliz Manda yönetiminin imdadına Adolf Hitler yetişir.

Almanya merkezli Antisemitist nasyonalist almanlar Orta Avrupa ülkelerinde Yahudi Nefreti yaymaya başlar. Çok kısa bir sürede birçok Avrupa ve Balkan ülkesindeki Nazi ulusçuları Yahudi nefretini fiili saldırılara dönüştürünce, 1945 itibarıyla Avrupa ve Rusya Federasyonu topraklarından İngiliz himayesindeki Filistin topraklarına ikinci büyük göç dalgası başlar.

Filistin demografik yapısını alt üst eden bu kitle göç dalgası, dünya Yahudilerinin, Kudüs merkezli Filistin topraklarında siyasi bir otoriteye dönüşmesi çok zaman almaz.

Çeşitli entrikalar, siyasi oyunlarla göçmen sığınmacı statüsündeki Filistin’e gelen yerleşik Yahudiler İngilizlerin de desteğiyle işgalci Yahudi halkını korumak maksatlı olduğu söylenen (Haganah) adında, Filistin mandasındaki Yahudi işgalcileri saldırılardan korumak için kurulduğu iddia edilen terör gurubu ortaya çıkar.

İngiltere, ABD ve Siyonist teşkilatın ve Aganah Yahudi terör örgütü işbirliğiyle uygulamaya koyduğu gizli projeler desteğiyle, Filistin Arap topraklarında uyarlanan İsrail devleti 1948 yılında bağımsızlığını ilan eder.

1967 yılında, İsrail ve Filistin Ürdün krallığının yanı sıra birçok komşu Arap ülkelerinin de destek verdiği “6 gün” adlı savaşta, Araplar yenilgiye uğrar ve İsrail bu savaştan toprak kazanımı elde eder.

Bunun yanı sıra bir de bölgede İsrail Devleti bağımsızlığını garantiler.

Kadere bak ki, çok fazla zaman geçmeden 1967 yılı itibarıyla, İsrail oğulları Yahudiler kendilerine Hristiyanlar tarafından yapılan işkencenin, katliamın, kıyamın ve zulmün bin beterini, 2 milenyum süren devletsiz sürgünün hıncını, 1948 yılı itibarıyla gün be gün şiddetin dozunu artırarak, genelde Müslümanlardan, özelde Müslüman Filistinlilerden çıkarıyor..

Neymiş bu “Büyük İsrail veya Ortadoğu Projesi” Tanrı’nın kendilerine vadettiğine inandıkları Fırat/Dicle ve Nil Nehri arası, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi toprakları da dahil olmak üzere, ne pahasına olursa olsun ele geçirip hakimiyetleri altın almakmış.

Neymiş bu, bir ara, AKP’nin de eş başkanlığını yaptığı BOP, bu uğurda Tanrı’nın diğer kullarını, çocuğa varana kadar masum insanları katletmekmiş.

Neymiş bu “Büyük İsrail Projesi” Tanrı’nın kendilerine vadettiğine inandıkları Fırat/Dicle ve Nil Nehri arası toprakları ne pahasına olursa olsun ele geçirip hakimiyetini ele geçirmekmiş.
Neymiş BOP, bu uğurda Tanrı’nın diğer kullarını, yani çocuğa varana kadar masum halkı katletmekmiş..

Peki, böyle bir durumda zengin İslam ülkeleri ne yapıyor?

İslam Hükümetleri, hapishaneye hapsedilmiş, farz olan Cuma namazını dört duvar arasında, kıblesini şaşırmış bir vaziyette kılan tutuklu cemaate benziyor.

Hoca katil, ezan okuyan Müezzin hırsız, salat okuyan hafız ikiyüzlü, ön saflardaki koğuş ağaları nankör suç ortakları. Geriye kalan külli cemaat ise hükümsüz kader mahkumu, İsrail Yahudilerinin namlusu ucundaki çaresiz Filistin halkı..

Buna binaen, zengin Müslüman ülkeler, şimdilik, kendi korunaklı mahpuslarında namaz kılıp hallerine şükrediyorken…

İki uçlu III. Dünya savaşı ruh bozukluğuna doğru eviriliyor dünya. Hedef ise şimdilik sadece toprağını satın alıp bazılarını zengin ettikleri Kıbrıs ve diğer Müslüman ülkeler.

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisment -spot_imgspot_imgspot_imgspot_img

Most Popular

Recent Comments