Kıbrıs Modern Sanat Müzesi’nin “8 Mart Dünya Kadınlar Günü Sergisi” Yakın Doğu Üniversitesi İrfan Günsel Kongre Merkezi Sergi Salonu’nda Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın katılımıyla gerçekleştirildi.
Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nin akademisyen sanatçıları ve Kıbrıs Modern Sanat Müzesi sanatçıları tarafından özel olarak hazırlanan “8 Mart Dünya Kadınlar Günü Sergisi”, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından İrfan Günsel Kongre Merkezi Sergi Salonu’nda açıldı.
Kadınların gücünü, yaratıcılığını, özgünlüğünü yansıtan sergi, sanatın eşsiz diliyle kadının toplumsal hayattaki önemine ışık tutuyor. 25 Şubat’a kadar ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek sergide resim, heykel, seramik ve baskı resimden oluşan 50 eser sanatseverlerle buluşuyor. Sergi aynı zamanda Kıbrıs Modern Sanat Müzesi’nin 470’inci sergisi olma özelliğini taşıyor.
Serginin açılış konuşmasını; Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Yakın Doğu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ ve Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Plastik Sanatlar bölümü öğretim üyesi Dr. Vedia Okutan Gaydeler gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar: “Kadınların içerisinde var olduğu her şey daha başarılı.”
Konuşmasında, Yakın Doğu Üniversitesi’nin; eğitim, bilim ve sanat konusunda büyük bir merkez olduğunu geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Bu merkezdeki ışığın KKTC’den, dünyaya yayıldığını görmekten mutluluk duyuyoruz. Bu ışık yayılırken, toplumu temsil eden tüm bireylerimiz, özellikle kadınlarımız ve sanatçılarımız büyük bir mücadele ve başarı ile bu değerleri yansıtıyorlar. Bu mücadele, sadece kadınlarımızın toplumsal hayattaki yerini değil, aynı zamanda cinsiyet eşitliği ve fırsat eşitliği noktasındaki kararlılığımızı da simgeliyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Kadınların içerisinde var olduğu her şey daha başarılı. Çünkü kadınlarımızın; sezgileri, sorumluluk duyguları ve vicdanları başarıyı daha da yakın kılmaktadır” ifadelerini kullandı. Sanatın sınırının olmadığını ve evrensel bir dil olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Kadınlarımız, bu dili dünyaya güçlü bir şekilde duyurmakta, paylaşmakta ve yaymakta önemli bir rol oynamaktadır. Kadınlarımız, her alanda daha çok söz sahibi olmalı ve dünya çapında seslerini duyurmalıdır” dedi.
Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ: “Yakın Doğu Üniversitesi’nde geleceği, cinsiyet üzerinden değil, liyakat üzerinden inşa ediyoruz.”
“Kadınların toplumsal hayattaki yerini yalnızca bir gün değil, yılın her günü gündeminde tutan bir üniversite olarak, bugün burada buluşmamız bizim için ayrı bir anlam taşıyor” ifadelerini kullanan Yakın Doğu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ ise “Akademik kadromuzun yarısını kadın akademisyenler oluşturuyor. İdari kadromuzda bu oran yüzde 67’ye ulaşıyor. 21 fakültemizin 10’u kadın dekanlarımız tarafından yönetiliyor ve öğrencilerimizin yarısından fazlası kadın öğrencilerimizden oluşuyor. Bu veriler bize şunu gösteriyor; Yakın Doğu Üniversitesi’nde geleceği, cinsiyet üzerinden değil, liyakat üzerinden inşa ediyoruz” dedi.
Sanatın; insanın varoluşuna, haklarına, özgürlük arayışına ve eşitlik mücadelesine dair en güçlü dil olduğunu belirten Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, “Bu sergi yalnızca bir sanat etkinliği değil, aynı zamanda güçlü bir toplumsal duruşun ifadesidir. Sergilenen her eser, kadın emeğini görünür kılan, eşitlik çağrısı yapan bir mesaj niteliğindedir” dedi. Yakın Doğu Üniversitesi olarak, yalnızca kadınların değil, tüm bireylerin potansiyellerini özgürce ortaya koyabileceği, cinsiyetten bağımsız fırsat eşitliğinin hüküm sürdüğü bir iklim yaratmak için çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, “Bilimde, sanatta, sporda ve hayatın her alanında kadınların öncülük ettiği başarı hikayelerini çoğaltmaya devam edeceğiz” dedi.
Dr. Vedia Okutan Gaydeler: “Bugün, kendi özümüze ulaşmanın günüdür.”
8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü’nün anlamına vurgu yapan Dr. Vedia Okutan Gaydeler, “Bugün; kadın olmanın bize verdiği güç ve ilham ile neler başarabileceğimizi göstermenin ve kendi özümüze ulaşmanın günüdür” dedi.
Açılışı yapılan sergiye heykelleri ile katılan Dr. Vedia Okutan Gaydeler, yaşamı ve sanatı boyunca çamurla uğraşmanın ve yeni şeyler yaratmanın kendisini olumlu yönde etkilediğini vurgulayarak, “Çamurla; içinde var olmak istediğim dünyayı yeniden yaratmak, anlamak ve aktarmak her zaman varoluşumun temelini oluşturmuştur” dedi. İnsanlık tarihinin her döneminde kadının sanatta daima yer aldığını vurgulayan Dr. Vedia Okutan Gaydeler, “Kadın, doğurganlık, yaratma, üreme ve üretme imgesi olarak sanatta kendine her zaman yer bulmuştur. Ben; kadını toprağın derinliklerine kök salmış, dallanmış ve budaklanmış bir ağaca benzetirim. Çalışmalarımda da bu sembolizmi kullanmak istedim. O dallar, kollarıdır kadının. Her dalında bir hikaye, bir yaşam mücadelesi vardır. Her zaman filizlenmek, çiçek açmak, nefes almak, güneş görmek ister. O yüzden, toplumun beklentilerinin ışığınızı azaltmasına izin vermeyin. Kendinizi sevin, sevgi ve ışığa layık olduğunuzu bilin” dedi.