“1. Dr. Fazıl Küçük ve Halkın Sesi Çalıştayı” 14 Nisan’da Lefkoşa’da yapıldı.
Yazar, siyasetçi, devlet adamı İsmail Bozkurt sunumunda, Dr. Küçük’ün mücadelesini anlatırken, İngiliz sömürge yönetiminin Kıbrıs’ta sorunu körükleyen uygulamalarını, Kıbrıs Türklerinin mücadelesini aktardı.
Toplumda “bellek boşaltması yapılırken” bu tür toplantıların önemli olduğunu ve bunların “toplum belleğinde kayda geçirilmesi gerektiğini” dile getiren İsmail Bozkurt, Kıbrıs Türk halkının mücadelesinin Rumlardan önce İngilizlere karşı olduğunu, esas mücadelenin İngilizlere karşı verildiğini kaydetti.
İngiltere’nin, Ada’da Türklüğü unutturmaya çalıştığını örneklere ortaya koyan Bozkurt, İngiltere’nin Kıbrıs’a medeniyet getirmediğini vurguladı ve hep o dillendirilen “İngiliz döneminde kamuda disiplin vardı” söylemine, “Bir sömürge yönetimi zaten disiplinli bir yönetim yaratacak ki etkili olsun…” diyerek açıklık getirdi.
İsmail Bozkurt, konuşmasında, İngilizlerin Kıbrıs’ta yaptıklarını şu dört başlıkta topladı:
1-Parçala ve yönet politikası uyguladı.
2-Türklerle Rumlar arasında var olan ayrılığı perçinledi.
3-Türkleri etkisizleştirme politikası uyguladı.
4-Osmanlı’nın uyguladığı eşitlik politikasını bozdu.
İsmail Bozkurt’un konuşmasından kısa kısa özetler şöyle:
“Bizim mücadelemiz, elbette Rumlara karşıdır ama Rumlardan önce İngilizlere karşıdır. Kıbrıs Türklerinin esas büyük mücadelesi, hatta Enosis konusundaki mücadelesi bile, bana göre, İngilizlerle yapıldı, bunu bilmemiz lazım. Ben hi bir zaman, hiçbir dönemde İngilizlerin bu adaya medeniyet getirdiğini düşünmedim. Böyle bir anlayış vardır; en çok da kamu yönetimindeki disiplini örnek verilir… Bir sömürge yönetimi zaten disiplinli bir yönetim yaratacak ki etkili olsun.”
*
“Parçala ve yönet, bu İngilizin politikasıdır. Bunu Türk, Rum bağlamında yaptılar. Kıbrıs sorununun başlaması İngilizin Ada’ya gelmesinden de öncedir, 1821 Mora isyanına kadar dayanır. Türkler ve Rumlara arasında var olan ayrılığı perçinlediler. Çeşitli yöntemlerle bunu yapmaya çalıştılar…Türkleri etkisizleştirdiler.
Osmanlı’nın bir eşitlik politikası vardı. İngiliz geldi, en belirgin şekilde yaptığı işlerden biri de bu; eşitliği bozdu. Ne yaptı: Kavanin Meclisi’nde Türklere 3, Rumlara 12 üyelik verdi (9 üyelik İngiliz). İlk kurduğu Lefkoşa Belediye komisyonuna tek bir Türk bile koymadı. Ve çok fazla örneği vardı.”
*
“Müftülüğe karıştı, müftü atadı ama Başpiskoposluğa asla karışmadı. Vakıflar’a (Evkaf) karıştı, bugüne kadar acısını çekiyoruz, ama Rum Kilisesinin mallarına hiç karışmadı. Türklerin eğitim işine hep İngiliz karıştı, burnunu soktu ama Rumlara hiç karışmadı.”
*
“İngilizler Enosis konusunda her zaman ikili davrandı. Her zaman kah yumuşak davrandılar, kah yapacak gibi oldular.
1907’de Churcill Ada’ya geldiğinde, Rumlar Churcill’den Enosis talep ettiler. Churcill buna yanıt vermedi. Ama 1. Dünya Harbinin sonuna doğru İngilizler, Kıbrıs’ı resmen Yunanistan’a önerdiler, savaşa girmesi için; ‘Savaşa gir, Kıbrıs’ı verelim’ dediler. Bunlar tarihi belgelerdir, bunlar uzayıp gider…
Dr. Küçük’ü anlamak için bunları göz önünde bulundurmak gerekir, Kıbrıs Türklerinin karşılaştığı durumdur bu.”
*
“1878’den 1974 20 Temmuz gelinceye kadar Kıbrıs Türklerinin tüm mücadelesi, liderlerinin tüm mücadelesi Türkiye’den kopmama mücadelesidir. İngiliz ne kadar koparmaya çalıştıysa; ‘Siz Türk değilsiniz, siz Müslümansınız’, ‘Müslüman toplumusunuz’ dediyse de…”
*
Kıbrıs Türklerinin başlangıçta İngiliz yönetimine sonra Rumlara karşı verdiği mücadelenin, kendi kimliğine, Türklüğüne sahip çıkma mücadelesi de olduğunu anlatan İsmail Bozkurt, İngilizlerin Türklüğü unutturmak için “Müslüman cemaat” dediğini, hatta Lefkoşa Türk Lisesi’nin adının “İslam Lisesi” olarak değiştirdiğini, “Siz Türk değilsiniz, siz Müslümansınız” dediğini örenkelerde aktararak, “Kıbrıs Türkleri ve Dr. Küçük müthiş bir mücadele verdiler bu konuda” dedi.
*
“Kıbrıs Türkleri, Türk kimliğini yeniden kazandı”
“Mustafa Kemal Türkiye’si kurulurken, adım adım Türkiye’deki devrimleri, inkılapları izlemek, hayata geçirmek kolay bir şey değildi. İngilize karşı yapıldı bu. Türkiye’de bu inkılaplar konusunda ne kadar sıkıntı yaşandığını bugün bile görüyoruz. Kıbrıs Türklerinde Atatürk inkılaplarıyla ilgili hiçbir sorun yoktur. Kıbrıs Türkleri bunu bilinçli olarak, liderleri Dr. Küçük’ün önderlik etmesiyle bunu kazandılar. Türk kimliğini yeniden kazandılar.
Kıbrıs Türklerinde, bakınız bir kurumun Türk adını kullanması 1924 yılındadır. 1924 yılına kadar herhangi bir dernekte, şurada burada Türk kelimesi kullanılmıyordu. Edebiyatçılar kullanıyor, edebiyatta yer yer var…”
*
“Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yy sonlarında gelişen Türkçülük akımı ve diğer akımlar; Osmanlıcılık, İslamcılık tümünün yansımaları da var Kıbrıs’ta, ama en çok yansıyan ve en çok etkileyen Kıbrıs Türklerini, Türkçülük akımıdır. Bunu da bilmemiz lazım. Ve özellikle Kurtuluş Savaşı bunu kamçıladı ve çok güçlü bir şekilde sonradan Mustafa Kemal’in devrimlerini de izleyerek o kimliği (Türk kimliği) kazanmaya çalıştılar. İşte İngiliz bunu önlemeye çalıştı hep. 1952’lere kadar İngiliz, Türk kelimesini kullanmadı. En sonunda bunu kabul etti. Dr. Küçük’ün mücadelesi sonucunda, bir Türk komisyonu kurdu, ilk defa resmi adını kullanarak. O Türk komisyonu Kıbrıs Türklerinin çeşitli sorunlarını ele aldı; vakıflar, eğitim vs sorunlarını ele almaya başladı, çok geniş bir rapor hazırladı ki Rauf Denktaş’ın da ilk katkı yaptığı çalışmalardan biridir.”
*
“Örneği olmayan bir mücadele”
“Kıbrıs Türkleri gerçekten inanılmaz bir mücadele verdiler. Eğer dünya koşullarını, kendi coğrafya koşullarımızı ve örneklerini görürsek, onlara bakarsak, böyle küçük bir coğrafya da küçük bir toplumun bu kadar kendisine sahip bir kimlik ortaya koyması, bir mücadele ortaya koymasını görmezsiniz, bulamazsınız. Böyle bir şey yoktur, örneği muhtemelen hiç yoktur. Tabi elbette ki bunda Türkiye’nin, anavatanın etkisi vardır ama bu da çok sonra geldi, bunu da unutmayalım…
Dolayısıyla, Kıbrıs Türkleri çok küçük bir toplum ama verdikleri mücadele inanılmaz boyuttadır, çok zengindir ve daha yapılacak şey var bununla ilgili.”
*
İşin aslı, İsmail Bozkurt’un konuşmasının başında da dediği gibi, toplumda bellek sorunu yaşanırken, Kıbrıs konusunun özünü belirleyen yakın tarihe dair gerçekliğin yeniden belleklere alınması neyin ne olduğunu, neden olduğunu anlamayı, bilmeyi sağlar, verilen mücadelenin ne için olduğunu hatırlatır.
Ve o meşhur sözü de hatırlayalım:
“Bir Kızılderili atasözü der ki; Bir suda iki balık kavga ediyorsa oradan beş dakika önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir!”