ENOSİS VE EOKA afişleri önünde nutuklar atan federasyon ve eşitlik karşıtı Rum yönetimi Başkanı Hristodulidis, görüşmeleri başlatmak için çıldırıyor.
Resmi olmazsa gayrı resmi görüşme; o da olmazsa sosyal buluşma, ailece birlikte yemek yeme, yine olmazsa birlikte bir yeri gezme vb….
Herşeye razı, yeter ki görüşme olsun!
Tanışma toplantısı adı altında bir buluşma gerçekleşti. Bunu, “resmi görüşme” diye takdim etti…
Hemen ailece bir sosyal buluşma istedi, reddedildi.
Aynı doğrultuda ısrarla çalışmaya devam etti.
CB Tatar’a ara bölgedeki Kayıp Şahıslar Komitesi Antropoloji Laboratuvarı’nı birlikte gezmeyi önerdi.
Tatar, “ hiçbir siyasi amaç için kullanılmaması ve sadece insani çerçevede kalması ” şartıyla davete katıldı.
Ne ki Hristodulidis, bu insani yaklaşımı bile hemen istismar ederek şu emrivakileri yaptı:
1- Antropoloji Laboratuvarı gezisine bir AB yetkilisinin de katılmasını istedi, reddettik.
2- Bu ziyarete siyasi bir anlam yükleyerek “Bundan sonra yapılacak görüşmelerin ilk adımı” olduğunu duyurdu, ancak öyle olmadığını açıkladık.
3- Daha önce hiç konuşulmamasına karşın, emrivaki yaparak Kayıp Şahıslar Komitesi ile paralel çalışacak bir HAKİKAT KOMİSYONU kurulmasını önerdi, yanıtsız bıraktık.
4- KKTC ‘deki askeri bölgelerde kazı yapılmasını ve Türkiye Genel Kurmay arşivlerinin kendilerine açılmasını talep etti, tuzağına düşmedik…
5- Eylül ayında yapılacak BM Genel Kurulu’nun 78. Toplantısı için ABD’ye gidilecek olmasını vesile ederek, Newyork ‘ta, BM Genel Sekreteri gözetiminde ortak bir görüşme yapmayı istedi.. Hatta bunun için BM Genel Sekreteri’ne birlikte bir talepte bulunmayı önerdi ama kendisine görüşme için şartlarımız anımsatıldı.
NEWYORK’TA GÖRÜŞME
Buna karşın Hristodulidis, Rum gazetecilere yaptığı açıklamada, Tatar’ın “ Eylül ayında Newyork’ta görüşmeye olumlu baktığını “ iddia etmeye devam ediyor
CB Tatar bu iddiaya dünkü Kıbrıs Gazetesi’nin manşetinde yanıt vererek, şartlarımızdan geri adım atılmayacağını açıklamıştır.
Bu doğru bir tavırdır.
“TANINMA OLMADAN, EŞİT EGEMENLİĞİMİZ VE EŞİT ULUSLARARASI STATÜMÜZ, BM GÜVENLİK KONSEYİ’NİN ALACAĞI BİR KARARLA GÜVENCE ALTINA ALINMADAN” Hristodulidis ile Newyork’ta veya başka bir yerde görüşmeye gerek yoktur.
Provokatör Hristodulidis, bu yalanlarla iç cephemizde karışıklık yaratmak, “Türk tarafı geri adım attı” algısı yaratmak ve bizi birbirimize düşürmek istiyor.
Bu tuzağa düşmeyeceğiz.
Bu vesileyle yeniden hatırlatalım:
– 28 Nisan 2021’de Cenevre’de yapılan gayrı resmi 5 +1 konferansında BM, Rum yönetimi ve İngiltere’ye verilen 6 maddelik önerimizde yer alan “TANINMA OLMADAN, EŞİT EGEMENLİĞİMİZ VE EŞİT ULUSLARARASI STATÜMÜZ TEYİT EDİLMEDEN GÖRÜŞME OLMAYACAK” şartımızdan geri adım atılamaz
– CB Erdoğan’ın 21 Eylül 2022’de BM Genel Kurulu’nun 77. Toplantısında, 12 Haziran 2023 ‘de ve 20 Temmuz 2023 ‘de KKTC’de yaptığı “GÖRÜŞMELERİN BAŞLAMASI İÇİN KKTC’NİN TANINMASI GEREKİR” şeklindeki açıklamaları şaka değil, milli politikamızdır
İNTİHAR OLUR
Bu milli politikadan asla geri adım atılmamalıdır.
Yüzde yüz doğru ve haklı olan şartlarımız kabul edilmeden, Hristodulidis ile ne burada, ne Newyork’ta, ne de başka bir yerde görüşme olmalıdır.
Şartlarımızdan geri adım atılır da TANINMA OLMADAN, BM gözetimindeki federasyon görüşmeleri, Crans Montana’da kaldığı yerden başlatılırsa, artık kaçışı yoktur.
Bir daha bizi o masadan kaldırmazlar ve sonuç, Annan Planı’ndan çok daha kötü bir planın bize dayatılması olur.
Ve emin olun ki Rum tarafı bu kez HAYIR demez, dedirtmezler.
Bir yıl içinde kendimizi Rum ağırlıklı birleşik Kıbrıs’ın Kuzey eyaleti içinde buluruz, KKTC tasfiye olur, Türk askeri adadan çıkar, Türkiye ile Kıbrıs’ın bağı kopar, Karpaz, Maraş, Güzelyurt dahil 50 yerleşim yerimiz ve topraklarımızın beşte biri Rumun olur, içimize yüz binlerce Rum-Yunan yerleşir, AİHM kararlarıyla malımız mülkümüz elimizden alınır, 5 yıl içinde tümüyle Rum egemenliği altına sokuluruz
Dolayısıyla ilan edilen milli politikadan milim geri adım atılması İNTİHAR olur, telafisi imkansız büyük bir hata olur.
Ödenecek bedeli de çok ağır olur!
NİYE GÖRÜŞME İSTİYOR?
Hristodulidis’in ille de görüşme diye tutturmasının 3 nedeni var:
1- “KKTC’NİN TANINMASI VE EŞİT ULUSLARARASI STATÜMÜZÜN BM GÜVENLİK KONSEYİ’NİN ALACAĞI BİR KARARLA GÜVENCE ALTINA ALINMASI” şeklindeki şartımızı bize çiğnetmek, tükürdüğümüzü bize yalatmak. KKTC ilanından bu yana geçen son 40 yılın en doğru politikasını kendi ellerimizle bize boğdurtmak
2- Böylece, bizi rezil etmek, itibarsızlaştırmak, Türkiye ve KKTC iç cephesini bölerek büyük bir iç çatışma yaratmak
3- Federasyon görüşmelerini yeniden başlatma yoluyla, KKTC’nin TANINMASINI önlemek, Türk Devletleri Teşkilatı’ndaki gözlemci üyeliğimizi etkisiz hale getirmek.
Kendini çok açıkgöz, bizi de çok aptal sanıyor.
Yeniden vurguluyorum :
Şartlarımızı çiğneyerek yeni bir görüşme süreci başlatmak, bu amaçla Newyork’ta “Hristodulidis ile görüşmek, korkunç bir gaflet ve milli politikaya keskin bir hançer saplamak olur.
Daha kısa süre önce, “Türkiye milli politikayı değiştirip federasyon görüşmemi isterse, görüşmem, istifa eder Kanal T’nin başına geçerim “ diyen ve dün Kıbrıs Gazetesi manşetinde milli politikadan taviz vermeyeceği sözünü veren Tatar’ın, Newyork’ta veya başka bir yerde şartsız görüşme tuzağına düşeceğini sanmıyorum.
Tatar, yakın çevresinde kendisine bu yönde telkinlerde bulunacaklara, “gazeteci” görünümlü 5.KOL elemanlarına ve federasyoncu CTP’nin teşvik ve çağrılarına karşı çok uyanık olmalıdır
Eylül’de göreceğiz!
