Evlatlarımız…
Can parçalarımız, biriciklerimiz…
En güzel değerlerimiz, en kutsal varlıklarımız…
Tanrı’nın bize bahşettiği en kutsal, en değerli hediyemiz…
Yaşamlarımızın tek anlamı, milletimizin, insanlığımızın bekasının yegane garantisi…
Doğdukları anda hayatımıza yeniden doğan yaşam güneşlerimiz…
Varlıklarının her saniyesinde, aldıkları her nefeste hissettiğimiz yaşam sevinçlerimiz…
Katıksız sevginin, katıksız huzurun tarifsiz güzellikteki varlıkları…
En karanlık geceyi bile bir gülüşüyle aydınlatan nur yüzlü canlarımız…
Doğdukları andan itibaren cıvıl cıvıl seslerinin her hecesinde dünyanın en güzel şarkılarını dinlediğimiz canlarımız, cananlarımız…
Aldıkları her nefeste yaşamın varlığını ruhumuzda hissettiğimiz evlatlarımız…
Saçının telinin tekine bile kıyamadığımız evlatlarımız…
Evlatlarımızı duyan var mı!!!
Attıkları çığlıkları duyan var mı!!!
Duyan var mı!!!
Ey cehaletin ve kötülüğün en alçak, en haysiyetsiz, kapkara yürekli temsilcileri!!!
Ey şeytanın bile ödünü patlatan insanoğlunun yüz karaları!!!
Sözüm sizedir, size!!!
Dünyayı çocuklarımızın başlarına yıkarken,
Çocuklarımıza dehşetlerin en korkuncunu yaşatırken,
Yaşamlarını, umutlarını acımasızca söndürürken,
Milletin geleceğini yok ederken,
Kapkaranlık, taştan farksız yüreklerinizle,
Analarımızın, babalarımızın, kardeşlerimizin,
Evlatlarımızın,
Çaresizlik dolu çığlıklarını duyamazsınız…
Yaşam dolu gözlerinde sönen ışığı göremezsiniz…
Minik yüreklerindeki dehşeti hissedemezsiniz…
Geride kalan yüreklerden akan kanı, tarifsiz kederi hissedemezsiniz…
Yeryüzündeki hiçbir adalet bize, çocuklarımıza, vatanımıza, milletimize yaptığınız kötülüğün bedelini ödetemez, hesabını soramaz…
Hiçbir insani adaletin gücü kötülüğünüzün bedelini ödetemez, ödetmeye gücü yetmez…
Kapkara ruhlarınız ve kapkara yüreklerinizle cehennem kapısından geçiş sıranız geldiğinde,
Size gülümseyerek cehenneme giriş biletinizi verenler,
Çocuklarımız olursa,
Anlayın ki,
Sonrası, İlahi adaletin işidir…
Bu dünyada insani adaletten kurtulsanız da,
Öteki dünyadaki ilahi adaletin yargıcı da, savcısı da, infazcısı da bizden kopardığınız çocuklarımız olacaktır…
İnsani adaletten korkmayabilirsiniz…
Amma ve lakin, İlahi adalet insani adalete benzemez…
O kararmış yüreklerinizi, çürük ciğerleriniz ve kokuşmuş ruhlarınızı çatır çatır söker alır, cehennemin en dibine atar…
Sadece sıranızı bekleyin…
Sıranızın gelme korkusuyla yaşayın…
Korkunun ecele faydası olmadığını bilerek yaşayın…
Canlı canlı mezarlara soktuğunuz, moloz yığınları altında bıraktığınız çocuklarımızın çoğunun bir kefeni, bir mezarı bile olmadı…
Sizin sıranız geldiğinde İlahi adaletin size neler bahşedeceğini tahmin ederek yaşayın…
Çocuklarımızın ruhlarının kokuşmuş vicdanlarınızı, kararmış ruhlarınızı, taşlaşmış yüreklerinizi yıkamak, aklamak, paklamak için beklediğini bilerek yaşayın…
Bu vakitten sonra, yaşayabilirseniz…
Yaşam yolunuz azap yolu olduğunu, kader yolunuz cehennem yolu olduğunu bilerek yaşayın…
Günahlarınızın karanlık, kokuşmuş denizinde boğularak yaşayın…
Cehennemin en dibinde yanma korkusuyla yaşayın…
Ta ki, bu dünyada huzur yüzü göstermediğiniz evlatlarımızın ruhları olsun huzur bulana kadar…