Yolsuzluk ve rüşvetle mücadele tartışmalarında mangalda kül bırakmayan CTP’nin, sadık militanıydılar.
Annan Planı’na EVET mitinglerinde en öndeydiler..
AB’ın ellerine verdiği düdükler ve bol yıldızlı AB bayrakları ile, Liderimiz Denktaş’ın kapısına dayanıp “AZRAİL GÖREVE” diye bağıran partililerin içindeydiler …
CTP, “sol” bir Parti olarak partizanlarını ödüllendirdi.
Liyakat, birikim, tecrübe, dürüstlük gibi temel kriterler önemli değildi. Parti rozeti ve parti eylemlerinde yer almak yeterliydi.
Üstelik militanın kardeşi de, hem partinin, hem de parti yayın organının yöneticisi ve yazarıydı.
Parti yönetimi kararıyla, liyakat aranmadan, damdan düşer gibi en üst makamlara atandılar
En büyük bakanlık olan İçişleri Bakanlığı’nın müsteşarlığına ve İskan Dairesi müdürlüğüne paraşütle indirildiler.
Nitekim şimdi mahkemedeki rüşvet davasında, “Ben devlet işlerinden anlamıyordum, birikimim yoktu, iyi bir partili olduğum için Partim beni müdür yaptı… ” diyecekti…
110 BİN STERLİN RÜŞVET
RÜŞVET 2005 yılında alındı. 2017’de tutuklamalar oldu. 6 yıl geçti. Dava ancak şimdi görülüyor!!!
Duruşma haberlerinden şaşkınlıkla öğreniyoruz:
– CTP-DP hükümeti döneminde, CTP’nin atadığı partili müsteşar, parti militanı müdürü çağırmış, devlete ait 4 parça araziyi sahte evrakla bir başka CTP’liye tapulamasını istemiş. O da tapulamış. Sonra partili müsteşar yandaş bir emlakçiyi çağırmış, 3 tapuyu vermiş, “bunları sat”demiş. O da satmış. Kendine ayırdığı komisyondan 110 bin sterlini getirip rüşvet olarak müdüre vermiş. Müdür de bütün bu olayı planlayan müsteşara 70 bin sterlin RÜŞVETi vermiş, 40 bin sterlin rüşveti de kendisi almış!!!
CTP’li müdür bu suçtan 4 yıl hapislik aldı. 2 yıl yattı, sonra şartlı salıverildi!!!
Bunları mahkemede, “işi bilmediğim halde, partili olduğum için müdürlük görevine atandım” diyen müdür anlatıyor.
CTP’li Müsteşar ise, 6 yıl sonra, şimdi ağır cezada yargılanıyor, bakalım sonuç ne olacak?
CTP VE MEDYASI SESSİZ
Peki CTP yöneticileri ve çığırtkanlıkları ile şov yapan milletvekilleri bu konuda iki kelime ediyor mu?
Çıt yok!
Başkaları yapsa, Meclis kürsüsünde saatlerce kükrerler ve hesap sorarlardı.
Sanıklar CTP’li olunca, “gör, duy, konuşma” moduna girdiler…
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’na linç uygulayarak gündemi değiştirme çabasındalar.
Başka bir partinin atadıkları yapsa, her gün manşet atacak olan CTP gazetesi, televizyonu ve partili yazarlar bu olaya yer veriyor mu?
Tam aksi, onlar da “sin de gulle geliyor” modundalar. Gündemi değiştirmek için ülkeye gelen depremzedelerin sayısı üzerinden Türkiye’ye saldırı hazırlığındalar…
“Benim hırsızım ve rüşvetçim iyi, sizinkiler kötü” zihniyetiyle ne solculuk, ne gazetecilik, ne de dürüst siyaset yapılır…
Böyle “solculuk, ilericilik, gazetecilik” olmaz…
Hırsızdan, rüşvetçiden ve onlara susanlardan milliyetçi de olmaz.
Hırsızın, rüşvetçinin solcusu sağcısı olmaz!!!
SORULAR
CTP’li müsteşar ve müdürün, sahte evrakla 4 devlet arazisini üzerine tapuladıkları ve bunlardan 3’ünü satan kişi niye yargılanmıyor?
Sahte evrakla alınan arazileri satmakta aracılık yapan ve 110 bin sterlin rüşveti veren emlakçi de yargılanacak mı?
Sahte evrakla çalınıp satılan araziler niye geri alınıp devlete iade edilmedi? Çalınıp satılan eşyalar bulunduğunda sahibine iade edildiğine göre, çalınıp satılan devlet arazilerinin de devlete iadesi gerekmiyor mu? Devlet malı tutanın elinde mi kalmalı?
Arazilerin geri alınması halinde zarara uğrayacak alıcının ödediği paranın, sahte mal sahibi, rüşvetçi müdür, müsteşar ve emlakçi tarafından iade edilmesi gerekmiyor mu?
