Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, birinci parti olmanın sorumluluğu ile “yokluğa, yoksulluğa, yolsuzluğa ve göçe” karşı sokağa çıkacaklarını, bu yönetim zihniyetinden kurtulmak isteyen herkesle birlikte yürümek istediklerini söyledi.
Erhürman, “27 Ekim Cuma akşamı saat 18.30’da Lefkoşa’da Kuğulupark’tan Sarayönü’ne yürüyüşle sokaktaki eylemliliğini başlatma kararını verdik. Biz yola çıkıyoruz, bu yolu birlikte yürümek, sonrasında da bu ülkeyi birlikte yönetmek istiyoruz” dedi.
CTP’nin yeni döneme dair eylem planıyla ilgili bugün basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısına CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy, milletvekilleri, ilçe başkanları ve belediye başkanları da katıldı. Çok sayıda basın mensubunun izlediği basın toplantısı, yaklaşık iki saat sürdü. CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, yürüyüşle ilgili “Bu süreç, 27 Ekim’de başlayıp 27 Ekim’de bitecek süreç değildir” ifadelerini kullandı. Basın toplantısında Erhürman’ın şu sözleri öne çıktı:
“Yüreğimiz Gazze’de atıyor”
“Gazze’de yaşananlarla ilgili üzüntümü dile getirmek istiyorum. Hamas’ın iç saldırılarda sivil gençlerin öldürülmesini kınadık. Bunun uygarlıktan uzaklaşma anlamına geldiğini söyledik. Ardından İsrail’in yaptıklarının, insanlık ve uygarlık dışı olduğunu söyledik. İnsanlık, uygarlık bir tarafta, barbarlık diğer tarafta… Bu gerçek anlamda barbarlıktır. Yüreklerimizin Gazze’de attığını söylemek istiyorum.”
“Ülke en büyük istikrarsız dönemini yaşadı”
“Bu basın toplantısının amacı, CTP’nin, ülkenin geldiği durumda, bundan sonra yol haritasını sizlerle paylaşmak. İçinden geçtiğimiz süreç aslında, Ocak 2022’de başladı diyebiliriz. Ocak 2022’de bir seçim gerçekleştirildi. UBP yüzde 40 oy aldı, 24 milletvekili çıkardı. Partisini yüzde 40 oyla seçimden çıkarmış bir genel başkanın, başbakan olamadığı bir süreçle birlikte kötü günlere. Bu, ülke demokrasisine vurulmuş bir darbeydi. UBP’nin Ocak 2022 seçimlerine giderken en çok kullandığı bir kelimeyi de hatırlatmak istiyorum. O kelime ‘istikrar’dı. Ocak 2022’den beri ülkede tarihin en büyük istikrarsızlık dönemi yaşandı. Bakanlar, müsteşarlar ve müdürler değişti. Ülkedeki kurumsal hafıza darmadağın edildi.
“Enerjide de rezaletler yaşatıldı”
“Memleketin en ciddi sorunlarından biri olarak konuşulan enerjide, KIB-TEK’te yaşananlar, bu süreç içerisinde ülkede insanlarımıza, ‘bu kadar da olmaz’ dedirtti. KIB-TEK’te ihalesiz akaryakıt alımı rezaleti bu ülkeye yaşatıldı. Zararın boyutlarının nerelere ulaştığı, herkesin gözü önünde görüldü. KIB-TEK’te santrallerin bakımı-onarımı yapılmadığı için elektirk kesintileri yaşadık. Güneyden çok ciddi miktarlara elektrik almaya mecbur kaldık. Bu da yetmedi, KIB-TEK’te sınavsız-münhalsiz istihdam, toplumun gözlerinin içine bakıla bakıla hiç çekinilmeden yapıldı. Bunun üstüne bir de AKSA ile sözleşme imzalandı. Kimsenin haberi olmadan imzalandı.”
“İradesizlik, beceriksizlik ve gailesizlik var”
“Ercan’da da sözleşme imzalandı. 59 milyon Euro bağışlandı. Pandemi 27 ay sürmüş, 59 milyona 27 ayı satın almış ülkeyi yönettiğini iddia edenler. Halbuki esnaf-zanaatkar için pandemi 27 ay sürmemişti. Ercan’daki şirket 2051’de sözleşmenin biteceğini iddia ediyor, ülkeyi yönettiğini iddia edenler 2041 diyor. Ülkeyi yönettiğini iddia eden zihniyetin bu hataları, gelecekte ne yapacaklarına yönelik de bir ışık tutuyor. Mağusa Limanı konusunda hangi ihale yöntemleri uygulanacak, sözleşmede neler yazılacak, bunları tahmin etmek zor değildir. Bu zihniyetin, bu görevden gitmesi gerektiğini söylüyoruz. İradesizlik, beceriksizlik, basiretsizlik, gailesizlik var. Kim, hangi koltukta oturacak merakı var sadece. Toplum, bu kadar ekonomik sıkıntı içerisindeyken, kim bakan olacak diye konuşuyorlar.”
“Eğitim bir felakete dönüştü”
“Eğitim bir felakete dönüştü. Erenköy Lisesi’nde bugün yaşananlar, bir iki hafta önce Mağusa’da yaşananlar ortada. ‘Sıva çöktü, önemli değil’ diye açıklamalar vardır. Bu bölgede deprem, şubat ayında yaşandı. Şubat ayından hemen sonra, bazı okullarda öğrenciler, öğretmenler derse girmedi. Ders kitapları adı altında bir şeyler hazırlayıp çocuklarımızın önüne koydular. CTP’nin iki yılı aşkın süredir söylediği tam gün eğitim konusu var. İki günlük güya tam gün eğitime geçtiklerini iddia ettiler. Pek çok okulda grevler devam ediyor. Bu umurlarında bile değildir. DAÜ’de hasarı büyütmek için ellerinden geleni yaptılar. DAÜ’ye, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki seçimlerden önce, TL cinsinden borçlanamazsın, dediler. Bile isteye bu girişimi engellediler.”
“Tarihin en ciddi yoksullaşma dönemindeyiz”
“Ekonomik açıdan baktığımızda, tarihin en ciddi yoksullaşma içerisinde olduğumuz açıktır. Kıbrıslı Türklerin alım gücü her geçen gün eriyor. Yüzde 25 sosyal sigorta prim desteğini herkese vereceğiz diyorlar. İhtiyaçlı olanlara bu desteği verin diyoruz ama bu konuda da tık yok. Yokosullaşmayı önlemek için kılını kıpırtatmayan bir zihniyet var. Rakamları örtüşmeyen, gelir beklentisini az gösteren bir ek bütçe getirdiler. Yoksullaşmaya bir kavram daha ekliyoruz ki bunu önemsiyoruz. Kıbrıslı Türkler sadece yoksullaşmıyor, yoklaşmaya sürükleniyor.”
“Kıbrıslı Türkler sadece yoksullaşmıyor, yoklaşmaya doğru gidiyor”
“20 gün içerisinde 95 oktandan alınan Fiyat İstikrar Fonu, 5 buçuk liraya çıktı. 84 kuruştu. Ekonomide talebi Kıbrıslı Türkler belirlemiyor. Kıbrıslı Türkler alıcı sıfatıyla artık yok. Kıbrıs Türk halkı ev dahi kiralayamaz noktaya geliyor. Her konuda talep dışarıdan belirleniyor. Plansız bir şekilde ülke durmadan nüfus alıyor. Kıbrıslı Türkler kendi okullarından, hastanelerden hizmet alamaz duruma geliyor. Yüzde elliyi buldu İskele’de Türkçe bilmeyen öğrenci sayısı. Bu ülkede 5 yıllık uzun vadeli sosyal, ekonomik, kültürel kalkınma planını yapmak zorundayız dedik. Nüfus politikası yapmamız lazım dedik. Ama karşılaştığımız şey ne oldu? Çıkıp basın toplantısı düzenlediler, biz başladık yapıyoruz dediler. Nüfus kaç? 5 yıllık nüfusu nasıl projekte edeceksiniz? Neye göre projeksiyon yapacaksınız? Nüfusu biliyoruz ama açıklayamayız dediler. CTP bütün bunlardan sonra, acil şekilde sokağa da inilmesi, bu arkadaşların bu görevden gitmesi için mücadele edilmesi gerektiğini söylüyor. Bu, Kıbrıs Türk halkının tarihsel sorumluluğudur. Bu hızla bu iş yaşanırsa, 5 yıl içerisinde bu topraklarda, bugün olduğumuz noktada olmayacağımız açık şekilde görülüyor. Bu ülke gettolaşmaya doğru sürükleniyor. Kıbrıslı Türkler sadece yoksullaşmaya değil yoklaşmaya doğru gidiyor. Aileler de artık göç etmeyin diyemiyor çocuklarına. 1878’den beri Kıbrıslı Türklerin verdiği var oluş mücadesinin sonunda, 2023’te geldiğimiz nokta bu.”
“Bu ülke birlikte yönetilecek”
“Bu gidişin önünde durma niyetinde olan herkesi bıktırmaya çalışıyorlar. Bizim için yoksullaşma, yoklaşma sürecidir. Bu sürece dur demek, CTP’nin görevidir ama sadece CTP’nin görevi değildir. Bu toplumun bütün kesimleri, bunun önünde durmak zorundadır. Halkımızdan aldığımız geri bildirimler, ‘sokakta yeterince yoksunuz’ şeklindedir. CTP olarak bütün yetkili organlarımızda bunun öz eleştirisini yaptık. Halkımız bize, ‘utansınlar da gitsinler artık’ dedi zaten. Halk bunu söylerken son seçimde birinci parti olarak çıkan CTP’ye düşen görev, Meclis daha çok sokakta, sokak daha çok Meclis’te olacağını söylemiştik. Sokağa çıkıyoruz. Biz halkımızla birlikte bu yoksullaştırma, göç sürecine dur demek için bir yola çıkmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu yolda ancak birlikte yürürsek doğru yola ulaşabileceğimizi söylüyoruz. Bu yolun sonunda da bu ülke birlikte yönetilecek.”
“Yok hükmündesiniz”
“Bu toplum gerçekten umutlarını yitiriyor. Senelerce bu memlekette ‘KKTC sonsuza kadar yaşayacaktır’ nutukları attınız. Sonra da Türkiye Cumhuriyeti’nde yetkililer çıkacak, size yeni bir isim önerecek, Kıbrıs Türk Devleti diye. Bundan haberiniz bile olmayacak! Sayın Tatar, Sayın Bahçeli’ye teşekkür edecek. Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri tanıdıkları diğer ülkeler için de böyle ara ara isim önerileri yapıyor mu? Bu sizin iradesiz, yok hükmünde olduğunuzun en açık göstergelerinden biridir. Sadece burada yok hükmünde değilsiniz. Eğitimde, enerjide de yok hükmündesiniz.”
“27 Ekim Cuma akşamı sokağa çıkıyoruz”
“Hepimize düşen görev, bu zihniyetten kurtulmaktır. 27 Ekim Cuma akşamı bir yürüyüşle sokaktaki eylemliliğini başlatma kararını verdik. Bu konuda sivil toplum örgütleriyle, ekonomik örgütlerle, partilerle görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Biz çıkıyoruz, bu yol birlikte yürünürse başarılı olur diyoruz. Bundan siyasi rant etme niyetimiz yok, endişemiz var. Çocuklarımıza dair endişemiz var. Bu süreç, 27 Ekim’de başlayıp 27 Ekim’de bitecek süreç değildir.”