Shamdasani, BM Cenevre Ofisi’nin haftalık basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu.
İsrail yetkililerinin Gazze’deki “tahliye taleplerinin” aslında “yerinden etme talepleri” olduğunu ve bunların giderek arttığını belirten Shamdasani, “Bu durum, Gazze’deki Filistinlilerin su, yiyecek ve barınak gibi hayat kurtarıcı hizmetlere çok az veya hiç erişimlerinin olmadığı ve saldırılara maruz kalmaya devam ettikleri giderek daralan alanlara zorla nakledilmelerine yol açtı” dedi.
Shamdasani, İsrailli yetkililerin 18 Mart’tan bu yana 21 tahliye talebinde bulunduğunu ve 31 Mart’ta Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Refah şehrinin neredeyse tamamını kapsayan bir talep yayınladığını ve sonrasında karadan saldırılar düzenlediğini kaydetti.
10 binlerce Filistinlinin Refah’ta insani yardıma erişimleri olmadan mahsur kaldığını söyleyen Shamdasani, İsrail’in bir “tampon bölge” oluşturmak amacıyla sivil nüfusu bu bölgelerden kalıcı olarak çıkarmayı amaçladığı konusunda ciddi endişeler olduğuna işaret etti.
Shamdasani, Gazze genelindeki İsrail saldırılarının devam ettiğine ve hiçbir yerin güvenli olmadığına işaret ederek, “18 Mart ile 9 Nisan 2025 tarihleri arasında İsrail’in iç göç etmiş kişiler için konut binalarına ve çadırlara yönelik yaklaşık 224 saldırısı oldu” dedi.
Bu saldırıların, İsrail ordusunun uluslararası insancıl hukuk ilkelerine uyumu konusunda ciddi soruları gündeme getirdiğinin altını çizen Shamdasani, çatışmalara doğrudan katılmayan sivillere karşı kasıtlı olarak saldırı düzenlemenin bir savaş suçu teşkil ettiğine işaret etti.
“İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentini işgal ederek bütün Filistinlileri sürgün etmeyi ve burayı bir tampon bölgeye dönüştüreceklerini duyurdu. Böyle bir planın hayata geçmesinin nasıl bir sonucu olur? Hukuksal bağlamda bunu değerlendirir misiniz?” sorusunu yanıtlayan Shamdasani, “Açıklamaların ve ayrıca sahada gerçekte neler olup bittiğinin de farkındayız. 18 Mart’tan bu yana yaklaşık 21 tahliye emri verildi. Bu sözde tahliye emirleri, aslında Gazze nüfusunun giderek daralan alanlara yer değiştirmesine yol açan yer değiştirme emirleridir. Bu da esasen zorla nakil anlamına gelir. İşgal altındaki topraklarda sivil nüfusun kalıcı olarak ve zorla yerinden edilmesi Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin ciddi bir ihlalidir ve insanlığa karşı bir suçtur” değerlendirmesini yaptı.
Ateşkesi bozan İsrail ordusu, Gazze’ye şiddetli saldırıları yeniden başlattı
İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nde 19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından 18 Mart sabahı şiddetli saldırılarına yeniden başladı.
İsrail ordusunun saldırıları yeniden başlatmasından itibaren çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere 1522 Filistinli hayatını kaybetti, 3 bin 834 kişi yaralandı.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne 7 Ekim 2023’ten bu yana düzenlediği saldırılarda ise yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısı 50 bin 886’ya, yaralıların sayısı 115 bin 875’e yükseldi.
Ateşkesi bozan İsrail, yeni ateşkes tekliflerini reddettiği gerekçesiyle Hamas’a karşı “gittikçe artan askeri güçle” hareket edeceğini duyurdu.
Hamas ise “İsrail’in verdiği sözlere uymadığını ve ateşkese arabulucu ülkelerin gözü önünde sorumluluklarını yerine getirmeyerek Gazze Şeridi’nde Filistin halkına karşı soykırımı yeniden başlattığını” açıkladı.
İsrail’in Gazze’ye saldırıları, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet Direktörü’nü görevden alması gibi tartışmalı siyasi adımlarının gölgesinde başlatması dikkati çekti.
