Azerbaycan Karabağ’da terörle mücadele operasyonunu sürdürüyor. Rusya henüz Azerbaycan’a engel değil. Rusya, Azerbaycan’ı engellemek isterse Ukrayna’daki savaş nedeniyle ortaklarını kaybettiği dönemde Azerbaycan ve Türkiye ile ilişkilerde gerilim yaratacaktır. Bu ne Rusya’nın, ne Azerbaycan’ın, ne de Türkiye’nin çıkarlarına uymuyor.
Azerbaycan’ın Rusya’daki terörle mücadele operasyonuna iki yaklaşım var. İlk yaklaşım, Ermeni yetkililerle ilişkilerde yaşanan gerginlik nedeniyle Rusya’daki merkezlerin Azerbaycan’a müdahale etmeyeceği yönünde. Ermenistan’da mitingler başladı bile. Radikaller Başbakan Nikol Paşinyan’ı devirmek istiyor. Bu Rusya’nın çıkarınadır. Rusya’daki merkezlerin ikinci yaklaşımı ise bir aşamada Azerbaycan’ın Karabağ’ın tamamını kontrol altına almasının engellenmesi gerektiği yönünde. Ancak Rusya henüz Azerbaycan’a engel değil. Rusya Devlet Başkanı Basın Sözcüsü Dmitriy Peskov ve Rusya Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü Maria Zaharova ise yaptıkları açıklamalarda Azerbaycan’ın askeri operasyonuna karşı görüş belirtmediler. Rus askeri komutanlığı da bir açıklama yaparak Karabağ’daki operasyonda Rus askerlerinin tehlike oluşturmadığını belirtti. Bu, Rusya’nın bir süre daha Azerbaycan’ın askeri operasyonunu engellemeyeceği anlamına geliyor.
Azerbaycan’ın operasyonu kısa sürede bitirmeye çalışması gerekiyor. Azerbaycan’ın hedefi bellidir: 1. Ermeni ayrılıkçılar silahlarını teslim etmelidir; 2. Ayrılıkçılar “parlamento”yu ve “hükümet”i terk etmelidir; 3. Karabağ’da Azerbaycan kanunları geçerli olmalıdır. Resmi Bakü, bu koşullar sağlanana kadar askeri operasyona devam edecek. Azerbaycan operasyonu kesemez. Sorunun bir kez ve tamamen çözülmesi gerekiyor. Bu Azerbaycan toplumunun talebidir.
Türkiye, İkinci Karabağ Savaşı’nda olduğu gibi Azerbaycan’a desteğini sürdürüyor. Rusya ve İran’ın Azerbaycan’a yönelik herhangi bir provokasyona girişmesini engellemesi gereken temel faktör budur. Moskova ve Tahran’ın da “Şuşa Deklarasyonu”nun varlığını hesaba katması gerekiyor. İkinci Karabağ Savaşı’nda olduğu gibi, Türkiye’nin önde gelen televizyon kanallarında da meselemiz etraflıca tartışılıyor. Türkiye, Ermeni yanlısı merkez ve kuruluşların Azerbaycan üzerindeki baskılarının etkisiz hale getirilmesi amacıyla Azerbaycan’a desteğini sürdürecektir. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Azerbaycan’ın terörle mücadele operasyonuna destek verdi. Türkiye Сumhurbaşkanı New York ziyaretini tamamladıktan sonra Azerbaycan’a gelebilir.
Fransa’nın, Azerbaycan’ın terörle mücadele tedbirine ilişkin BM Güvenlik Konseyi’nin acilen toplanması yönündeki talebine diğer daimi üyeler nasıl tepki verecek? Rusya, Ukrayna savaşı nedeniyle Fransa ile karşı karşıya. Dolayısıyla Rusya, sırf bu nedenle Fransa ile aynı tutumu almayacaktır. Çin’in hem Azerbaycan’la hem de Ermenistan’la ortaklık ilişkileri var. Bu nedenle Pekin, Azerbaycan’a karşı herhangi bir belgenin kabulüne katılmayacak. Londra’nın Bakü’yle ortaklık ilişkileri var, Büyük Britanya’nın da Azerbaycan’da ekonomik çıkarları var. Bu nedenle Londra, Azerbaycan karşıtı belgenin kabulüne olumlu bakmıyor, hiçbir hukuki ağırlığı olmaksızın “bölgede ateşkes ilan edin” gibi genel bir açıklamaya katılabilir. Amerika Birleşik Devletleri nasıl tavır ortaya koya bilir? Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı, İkinci Karabağ Savaşı sırasında Azerbaycan’a yönelik bir açıklamayı kabul etmedi, dengeli açıklamalarda bulundu. Sonraki dönemde Azerbaycan-ABD ilişkileri daha da gelişti. Washington, enerji ve güvenlik sorunları nedeniyle Azerbaycan’la işbirliğine ve diyaloğa ihtiyaç duyuyor ve İran faktörünü de dikkate alıyor. Ancak Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin Kongre’deki son Azerbaycan karşıtı konuşması bizi hayal kırıklığına uğrattı. Bu, Fransa’nın Azerbaycan’a karşı herhangi bir belgeyi kabul etmesine ABD’nin “yeşil ışık” yakacağı anlamına mı geliyor? Washington, Paris’in Azerbaycan karşıtı belgesinin Güvenlik Konseyi’nde kabul edilmeyeceğini biliyor. Böyle bir durumda Washington Fransa’yı desteklemekle hiçbir şey kazanmayacak, tam tersine Azerbaycan’la ilişkilerine gölge düşürecektir. Bu aynı zamanda Amerika’nın bölgesel çıkarlarına da aykırıdır.
Azerbaycan’ın Karabağ’daki terörle mücadele operasyonunu “etnik temizlik” olarak değerlendirmeye çalışan Ermeni yanlısı merkezler var. Yakın tarihin en büyük etnik temizliği 1995 yılında Hırvatistan’da gerçekleştirildi. Hırvatistan yaklaşık 250 bin Sırp’ın yaşadığı bölgeyi temizledi ve Batılı ülkeler buna itiraz etmedi. Bunun için iki sebep vardı. Birincisi, 1990’larda eski Yugoslavya’nın dağılmasının ardından Hırvatistan, Sırbistan’ın aksine Batı’ya daha yakın olmak istedi. İkinci neden ise Hırvatistan’ın Bosna’da olduğu gibi burada da Sırpların ayrılıkçılığa başlayacağını öngörmesi ve buna izin vermemesi. Batı basını Hırvat ordusunun operasyonunu “bölgeler Sırp ayrılıkçılardan temizlendi” başlığıyla yayınladı. Hırvatistan’ın liderliği anlaşılabilir, komşusu Sırbistan, Ermenistan gibi, Sırpları silahlanmaya ve ayrılıkçılığa başlamaya teşvik etti. Hırvatistan’a ise neden Azerbaycan’a olmasın?
Azerbaycan Karabağ’ı ayrılıkçılardan temizleyecek. Bundan sonra Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış anlaşmasını imzalamak daha kolay olacaktır. Nikol Paşinyan doğru kararı verdi, Azerbaycan’ın Karabağ’a yönelik terörle mücadele operasyonunu engellemedi. Ermenistan ordusunun Azerbaycan’a müdahale etmesi halinde bu büyük bir savaşa dönüşecek ve Azerbaycan ordusu Ermenistan’ın Batı Zangezur topraklarına girecek.