Genç bir Türk kızına Aya Napa’da ırkçı Rum gençleri tarafından yapılan saldırının fotoğraflarını gördük. Saldırıya uğrayan kızımız şöyle diyor.
– Beni önce taciz ettiler, sonra Türk olduğumu öğrenince saldırıp yumrukladılar. Elimi ve dişimi kırdılar, duvardan aşağıya attılar, bayıldım. Arkadaşlarım Hastahaneye götürdü. Rum doktorlar birşeyin yok deyip taburcu ettiler. Rum polisine gittim ama hiçbirşey yapmadılar. Hastahaneden de darp raporu alamadım “
Görüldüğü gibi, genç kızımız sırf Türk olduğu için ırkçı saldırıya uğramış, sırf Türk olduğu için Rum hastahanesinde ve polisinde şikayeti dikkate alınmamıştır.
Şaşırdık mı?
Rum eğitim sistemini, Rum gençlerinde, bürokrasisinde, ordusunda ve polisinde hakim olan ırkçılığı ve Türk düşmanlığını bildiğim için hiç şaşırmadım.
Rum gençliği, aile içinde Türk düşmanı olarak yetiştiriliyor.
Kilisede Türk nefreti aşılanıyor.
Orduda “EN İYİ TÜRK ÖLÜ TÜRK’TÜR, GİRNE’YE YUNAN BAYRAĞI DİKECEĞİZ” sloganları ile beyni yıkanarak Türk öldürmeye teşvik ediliyor.
O nedenle, sınır kapılarının açıldığı günden beri bu saldırılar sürüyor…
Ve inanın, basına çok azı yansıyor. İnsanımız, saldırıya uğradığını açıklamaktan utanıyor.
Herkesin “niye Güneye gittin, oh olsun” demesinden çekiniyor.
Güneye geçişlerinde, Rum polisi tarafından engellenebileceğini düşünerek, uğradığı saldırıyı açıklamıyor….
MÜNFERİT DEĞİL
Bu saldırıları “münferit olay” olarak değerlendirip, Rum ırkçılığını ve Türk düşmanlığını perdelemeye çalışanlar var.
Oysa bu saldırılar “münferit” değil, sistematiktir…
Son 5-10 yıl içinde onlarca saldırıya tanık olduk.
Binden fazla ırkçı Rum gencinin, Rum polisinin gözleri önünde, Hilton kavşağında önlerine çıkan her Türk’e saldırmaları, 20’den fazla Türk’ün aracını tahrip edip linç girişiminde bulunmaları, yakın geçmişte TC basketbol ve futbol takımları ile yaptıkları maçlarda Türk seyirci ve sporcularına saldırmaları, sahaya ses bombaları atmaları “Türklerin boğazını kesme” işaretleri yaparak tacizde bulunmaları, Türk takımlarının Omonia ile oynadıkları maçta Türk bayrağını yakmaları, İngiliz Kolejinde okuyan Türk öğrencilere demir çubuklarla saldırmaları, 2. Cumhurbaşkanı Mehmetali Talat’a, Baf ve Limasol’da verdiği konferanslarda linç girişiminde bulunmaları, Trodos’ta Türklere ve araçlarına saldırılması, Larnaka’da Türk müzisyenin bıçaklanması, konsere gelenlere sopalarla saldırılması, Lefkoşa’da araç park yerlerinde birçok araca ağır hasar verilmesi, Larnaka’da yolcu getiren Türk taksicilere saldırılması, araçlarına zarar verilmesi, sınır kapılarından geçişlerde bazı Türklerin dövülüp tutuklanması, sınırda bayraklarımızın yakılması vb…. sürüp giden saldırılardan sadece açıklananlar ve aklımda kalanlardır…
Bu devlette bunların listesini tutan bir birim yok mu?
İçimizdeki barış havarisi, sözde solcu Rum seviciler, son örnekte de yaptıkları gibi, bu saldırılara tepki göstermiyorlar, saldırıları ve Rum ırkçılığını perdeliyorlar
Son örnekte de yaptıkları gibi, “Erkek şiddeti” diye manşet atıp, Rum saldırganlığını gizlemeye ve kılıf bulmaya çalışıyorlar..
Oysa saldırganlığa göz yummamak, gizlememek sorumlu gazetecilik gereğidir, basın etiği bunu gerektirmektedir.…
“BARIŞ GAZETECİLERİ”
Sözde “barış gazeteciliği ” yaptıklarını iddia ediyorlar!
Son olayda yaptıkları gibi, ya “barışa hızmet” adına saldırıyı yayınlamazlar, ya arka sayfalarda önemsiz küçük bir haber olarak verip gözlerden kaçırmaya çalışırlar, ya saldırıları “fanatik küçük bir gurubun yaptığı münferit bir olay”” olarak gösterip önemsizleştirmeye kalkarlar, ya da “ama bizim içimizde de saldırgan faşistler var, abartmaya gerek yok” diyerek, saldırganları mazur göstermeye çalışırlar. …
Sonra da ödül olarak, AB ve ABD’ye davet edilirler, ceplerine konan paralarla gezip tozarlar….
Kendilerini yedirip, içirip gezdirenlerin gözlerine girmek için, saldırıları teşhir edip kınayanlara da “ırkçılar, faşistler, barış düşmanı provokatörler” diye saldırırlar…
Bu tavırları barışa hızmet etmediği gibi, saldırganları, ırkçılığı, Türk düşmanı paramiliter örgütleri, Rum yönetiminin ve polisinin bunlara göz yumduğunu gizlemeye yöneliktir…
SALDIRILAR ÖRGÜTLÜDÜR
Saldırganlar, Türk düşmanı-ırkçı-EOKA’cı APOEL, ELAM, Hrisi Avgi, Ulusal Halk Cephesi vb onlarca ırkçı, paramiliter örgütlerin üyesidirler…
Rum devleti ve polisi saldırganları korumaktadır.
Nitekim bugüne kadar, Türklere yapılan onlarca saldırıya karşın, bir tek kişi bile cezalandırılıp hapsedilmemiştir.
Eski Rum Eğitim Bakanlarından Dimitriu’nun “ Rum Toplumu saldırgandır, gençlerimiz ırkçıdır, bu gerçeği kabul edip önlem almalıyız…” şeklindeki açıklaması anımsanmalıdır.
Yine geçmişte Rum basınında yer alan bir araştırmada da, Rum okullarının “ırkçılıkla için için kaynadığı” ortaya konmuştu.
Gerçek durum bu iken, içimizdeki sözde “barış gazetecilerinin”, son olayda yaptıkları gibi, Türk Halkına yapılan sürekli, sistemli, planlı ve örgütlü saldırıları manşetlerine taşımak yerine gizlemeleri, utanılacak bir durumdur.
Benzer saldırılar KKTC ‘de yapılsaydı, her gün atacakları manşetleri hayal edin!!!
Merak ediyorum doğrusu:
Rum saldırganlığına karşı seslerini yükseltmeleri için ille de başlarına ırkçı ELAM’ın, ya da APOEL’cilerin sopalarının inmesi mi gerekir?
Son sözüm şudur:
Daha Türk ordusu burada iken, devletimiz varken bunca saldırı yapıyorlar… Bir de Türk ordusunun ayrıldığını, KKTC ‘nin feshedildiğini, Rum ağırlıklı birleşik Kıbrıs’ta devletsiz ve askersiz kaldığımızı düşünün…
Bu Türk düşmanı ırkçılar, bize yeniden soykırım uygulayıp toplu mezarlara doldurmazlar mıydı?