Pazartesi, Kasım 25, 2024
Google search engine
Ana SayfaKıbrıs“İnsanımızın Alım Gücü Kalmadı”

“İnsanımızın Alım Gücü Kalmadı”

Serdar Denktaş Mustafa Alkan’ın hazırlayıp sunduğu Er Meydanı programına konuk oldu. Programın ana gündem maddesini ekonomik sorunlar oluşturdu. Denktaş, ekonomik güçlükleri aşabilmek için önemli önerilerde bulunurken alım gücünün artırılması gerektiğinin ve stabil muhasebe birimi sistemine geçilmesi gerektiğini belirtti.  “Alım gücü sürekli düşüyor ve hayat pahalılığına karşı yapılan maaş zamları ürünlere aynı oranda zam olarak dönüyor ve alım gücü yine düşmüş oluyor. Bu bir kısır döngüye girmiş durumda, maaş zamları alım gücünü artırmıyor. Memlekette bir kesim yoksullaşırken, bir kesim de hızla zenginleşiyor. Özellikle özel sektör ve esnaf için bu zam furyasına yetişmek mümkün değil” diye konuşan Denktaş, gelir dağılımındaki dengesizliğin giderek arttığına dikkat çekti.  “Orta kesim giderek küçülürken yoksul kesim ve zenginleşen kesim giderek büyüyor. Bu ileriye yönelik iyi bir gösterge değil. Maaş zamları gelire göre belirlenirse piyasayı bir oranda rahatlatacaktır. Örneğin yirmi beş bin TL’nin altında maaşı olanlara yılda üç kez maaş artışı, yirmi beş bin TL’nin üstüne maaş alanlara yılda iki kez maaş artışı şeklinde uygulanabilir. Bu, düşük maaş alarak hayat pahalılığı altında daha sert ezilenleri koruyan bir sistem olur” dedi.

“Stabil Muhasebe Birimi Sistemine Geçmeliyiz”

Ekonomik sorunlarla ilgili önlem almanın, piyasada kontrol mekanizması geliştirmenin önemini vurgulayan Serdar Denktaş,Önlem alınmazsa ve kontrolsüzlük devam ederse bugün karşılaştığımız gibi şişme pahalılığa neden olur. Maalesef yabancılara ve güneyden gelip alışveriş yapanlara göre bir pazar oluştu son zamanlarda. Fakat bizim insanımız Türk Lirası kazanıp harcıyor ve o fiyatlara ulaşamıyor. İnsanımız sebze meyve gibi mutfak ihtiyacından tutun da ev satın almak bir yana, ev kiralamaya kadar her kalemde bu sorunu yaşıyor. Hükümetin bu duruma bir an önce önlem alması gerekir. Aldıkları önlem sadece memura yöneliktir ki o da yeterli değil ama memur haricindeki kesim vatandaş olsun olmasın, çalışanı ve öğrencisi çok zor durumdadır” dedi.

Bu duruma karşılık yıllar önce bir çözüm önerisi sunduğunu hatırlatarak, “Türk Lirası’nın günlük olarak sabit bir birime endekslendiği, bütün gelir giderimizin, sadece devletin değil vatandaşın da bütün gelir giderinin, her sabah Merkez Bankası tarafından açıklanan o sabit değere karşılık hesaplanacağı bir sisteme geçilmesi gerekir. Fakat bu yapılmadan önce bütün mali yanlışlarımızın tespit edilip giderilmesi gerekiyor. Yoksa bütün mali yanlışlarımızı da sabit hale getirmiş oluruz” diye konuştu. Stabil muhasebe birimi sisteminin başta sendikalar olmak üzere toplumun her kesimine anlatılarak ve birlikte ilerleyerek yapılabilir olduğunu belirten Denktaş, iyi planlama ve çalışma ile iki yılda, çalışmalar aksarsa bile beş yılda bu sistemin devreye girebileceğini söyledi.

“Para Kaynaklarını Kesmek Değil, Kontrol Etmek Gerekiyor”

Hükümetin ülkeye gelen sıcak para akışının kesilmesine sebep olan eylemleri olduğunu belirten Denktaş, para akışını sağlayan belli başlı sektörlerimizin kesintiye uğratılması değil, denetim sağlanması gerektiğini belirtti. “Bu ülkeye sıcak para girişini sağlayan belli sektörler var. Bunlardan biri yüksek öğretim. İçişleri Bakanlığı’nın talebiyle Türkiye Göç İdaresi ile bir anlaşma yapıldı. Türkiye buraya gelen öğrenciye çifte transit vize uygulaması yapmaya başladı. Pandemi döneminde bile 103 bin öğrenci gelirken, bu yıl 70 bin öğrenci geldi. Şimdi bu vizeyi alamayan gelemiyor. Bunun kontrol edilmesi lazım. İlk yıl öğrenciliğine devam etmeyen ülkesine gönderilsin. Ama bu şekilde ülkeye gelen sıcak para akışı kesintiye uğratılıyor. Biz bu insanlardan şikayet ediyoruz ama bu kişiler ülkede harcama yapıyorlar. Buraya İsviçre’den Almanya’dan İngiltere’den öğrenci gelmeyecek, pazarımız Türkiye, Afrika ve Asya ülkeleridir” dedi.

Yabancıya mülk satışı ile ilgili alınacak tedbirlere de değinen Denktaş, “Mülkün koçanı devlette kalacak şekilde 99 yıllığına kiralama sistemiyle çözmek mümkün. Niye doksan dokuz yıl? Çünkü uluslararası hukuka göre yüzüncü yıla girdiğinde artık karşı taraf koçan alma hakkı kazanır. Bu nedenle sınır doksan dokuz yıldır. Bu sistem fiyatları aşağı çekecektir. Daha da önemlisi buradan alınacak harçların bir fonda toplanıp kendi insanımız için konut yapımına harcanması gerekir. Devletin çok ciddi bir vergi reformuna ihtiyacı var. Devlet zenginleşenden vergisini alırken, topladığı vergilerle yoksul kesimin hayat standardını yükseltmeli, kalkınma böyle sağlanabilir” dedi.

“KKTC’de İsim Değil Zihniyet Değişmeli”

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti isminin değişikliği konusunu değerlendiren Denktaş, isim değişikliğine değil, zihniyet değişikliğine ihtiyaç olduğunun altını çizdi. “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti isminin değiştirilmesi gerektiğine katılmıyorum. Çünkü isimdeki her kelimenin taşıdığı bir anlam vardır ve öylesine konulmuş değildir. Kuzey Kıbrıs, adadaki coğrafi konumumuzu belirtir. Türk, kimliğimizi belirtir. Cumhuriyet ise yönetim şeklimizi belirtir. Bu ülkede iki bayrağımız vardır. Birisi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bayrağı, diğeri de Türkiye Cumhuriyeti bayrağıdır. Dolayısıyla yaklaşık yarım asır sonra isim değişikliği yapmak dünyanın tanımasını sağlamayacak. İçerde zihniyet değişmeden dışarıya karşı isim değiştirmek hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Böyle bir girişime gerek de yok.” dedi.

“Başka Bir Çözüm Mümkün”

Müzakerelerin yeniden gündeme gelmesini ve BM tarafından atanan Kıbrıs temsilcisi konularını değerlendiren Denktaş, diplomatik görüşmelerden kaçmanın doğru bir yaklaşım olmadığının altını çizdi. “Müzakerelerin gündeme gelmesi ve yeni bir temsilcinin atanması önemli bir gelişmedir. Bu gelişmeler yeni bir sürecin başlayacağını gösteriyor. Hedefimiz ne olursa olsun diplomatik görüşmeler ile gerçekleşecektir, diplomatik görüşmeden kaçarak değil. “Önce tanı bizi, sonra görüşelim” demek kaçmaktır, mazeret uydurmaktır” diyen Denktaş, Kıbrıs sorunun çözümü için uzun zamandır çalıştığını ve çözüm için iki alternatif üzerinde yoğunlaştığı, bunu da yakın zamanda açıklayacağını belirtti. Denktaş, İki toplumlu iki kesimli federasyonu elli yıl konuştuk. Bu konu bir yere götürmeyecek bizi. Bunu anlamamız lazım. Biz arkadaşlarımla bir süreden beri oldukça yoğun şekilde çalışarak iki alternatifli biz çözüm yolu çıkarttık ortaya. Yakın bir zamanda da kamuoyu ile paylaşacağım. BM parametrelerinin içinde kalarak ama mevcut kilitlenmeyi de kırabilecek yeni açılımlara da ihtiyaç vardır. Türkiye – Yunanistan yakınlaşması ve yeni temsilci atanması bu anlamda bizim daha hızlı hareket etmemizi gündeme getirir. Daha hızlı hareket edebilmek ve bunu Türkiye’ye anlatabilmek için, siyasi partilerimiz arasında çok samimi bir diyalogla, oturulup konuşulup uzlaşılıp hep birlikte seslendirilmesi gerekir. Bizim ortaya koyacağımız iki tane alternatif var evet, başka bir çözüm mümkün.  Şu anda detayına girmeyeceğim ama şunu belirtmeliyim ki diplomatik görüşme masasından ve diplomatik görüşme yöntemlerinden kaçmamız mümkün değildir” dedi.

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisment -spot_imgspot_imgspot_imgspot_img

Most Popular

Recent Comments