KKTC’nin 42. Kuruluş yıl dönümü kutlamaları Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın BRT’de yaptığı konuşmayla başladı. Konuşmasına herkesi saygı ve sevgiyle selamlayarak başlayan Erhürman, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanına ilişkin 15 Kasım 1983 tarihli Bağımsızlık Bildirgesi’nin Kıbrıs Türk halkının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulurken sergilediği iradeyi açık biçimde ortaya koyduğunu ve yol gösterdiğini belirtti.
Bildirgenin 22. paragrafının “Bu tarihi günde bir defa daha, Kıbrıs Rum halkına barış ve dostluk elimizi uzatıyoruz” diye başladığını söyleyen Erhürman, aynı paragrafın, “Aynı Ada’da yan yana yaşamağa mecbur bulunan iki halkın, aralarındaki bütün sorunları eşit düzeyde müzakerelerle, barışçı, adil ve kalıcı bir çözüme ulaştırmalarının mümkün ve zorunlu olduğuna inanıyoruz” sözleriyle devam ettiğini hatırlattı.
Cumhuriyet coşkusu
İçeriği Görüntüle
Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, Kıbrıs Türk halkının bu adadaki iki eşit kurucu ortaktan biri olduğunu belirterek, “Kıbrıs Rum halkının bu adada ne kadar egemenlik hakkı varsa Kıbrıs Türk halkının da o kadar vardır. Ve Kıbrıs Türk halkı, egemenlik haklarının ihlal edilmesine, görmezden gelinmesine, yok sayılmasına izin vermeyecektir” dedi.
“Kıbrıs Türk halkı soğukkanlıdır, sabırlıdır ama aynı zamanda kararlıdır. Bu halk en zor koşullarda vardı, bugün vardır, yarın da var olacaktır. Kimse bizi görmezden gelemeyecek, yok sayamayacaktır. Dünyayla buluşmamızı kimse engelleyemeyecektir” diyen Erhürman, ülkeyi yönetme konumunda olanların görevinin bu adayı insanlar için güvenli, huzurlu, mutlu, medeni ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürecekleri bir mekana dönüştürmek olduğunu vurguladı.
Geçen sürede bölgede çok ciddi ve endişe verici gelişmeler yaşandığını söyleyen Erhürman, Güney Kıbrıs’ta silahlanma ve askeri anlaşmalar konusunda sorumsuz adımlar atıldığını belirtti. Erhürman, Kıbrıs Türk halkının, adadaki ve bölgedeki pek çok gelişme konusunda görmezden gelinerek yok sayıldığına işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erhürman konuşmasına öyle devam etti:
“Bütün dünya bilmelidir ki Kıbrıs Türk halkı bu adadaki iki eşit kurucu ortaktan biridir. Kıbrıs Rum halkının bu adada ne kadar egemenlik hakkı varsa Kıbrıs Türk halkının da o kadar vardır. Ve Kıbrıs Türk halkı, egemenlik haklarının ihlal edilmesine, görmezden gelinmesine, yok sayılmasına izin vermeyecektir”.
“Kapsamlı çözüme yönelik çözüm odaklı bir müzakere masası varsa orada olacağız” diyen Erhürman, o masa henüz kurulamadıysa, adadaki iki halkın günlük hayatlarını kolaylaştırmaya, güvenin tesis edilmesine, kazan-kazan ilkesi çerçevesinde ilerideki çözüme katkıda bulunacak biçimde iş birliklerinin ve çözümlerin üretilmesine yönelik görüşme masasında olacaklarını söyledi.
Masa dışında da bir dünya olduğunu ve kendi halkının da tüm halklar gibi dünyayla buluşma hakkına sahip olduğunu dile getiren Erhürman, “Daha önce olduğu gibi bu dönemde de, Türkiye Cumhuriyeti’nin açılmasına yardımcı olacağı diplomatik olanaklardan da yararlanarak, gözlemci üye olduğumuz Türk Devletleri Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı yanı sıra, Avrupa Konseyi’nde, Avrupa Birliği’nde, şemsiyesi altında sürdürülen görüşmelerde Kıbrıs Rum Liderliği ile eşit statüde olduğumuz Birleşmiş Milletlerde ve erişebildiğimiz her yerde halkımızın hak ve çıkarlarını sonuna kadar savunacağız.” İfadelerini kullandı.
Halkın içeride de ciddi sıkıntıları olduğunu ve bu sıkıntıların hızla aşılması için hep birlikte çok çalışmak gerektiğini vurgulayan Erhürman, “Nüfusumuzu bileceğiz ve bir nüfus politikasını hayata geçireceğiz. Nüfus politikası yanında ciddi bir muhaceret politikasını da geliştirme ve ülkemizi güvensiz bir ülke konumuna düşme riskinden hızla uzaklaştırma zorunluluğumuz vardır” dedi.
Erhürman, sağlıkta alt yapı ve sistem sorunlarını görmezden gelmeden, hızla harekete geçmenin şart olduğunu, eğitimde prefabrik sınıflar, anadili Türkçe olmayan çocukların adaptasyonu, kalite odaklı olmayan yükseköğretim gibi sorunları hızla ve planlı bir şekilde aşmanın mecburi olduğunu dile getirdi.
Erhürman, “Beyin göçü tahammül sınırlarını çoktan aşmıştır. Beyin göçünü engelleyecek, tersine göçü başlatacak paketler, programlar, planlar hızla hayata geçirilmelidir” dedi.
Kaynak : Halkın Sesi


