Arap Baharı’nın ilk sloganları Şam sokaklarında yankılandığında takvim yaprakları 2011’i gösteriyordu. “Ekmek, özgürlük, onur” talebiyle başlayan gösteriler kısa sürede bölgenin en yıkıcı savaşına dönüştü. Şehirler cephe hatlarına bölündü, mahalleler haritadan silindi.
Yüz binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlar evlerini terk etti. Bir zamanlar kültür ve üretim merkezleriyle anılan Halep, Humus ve Dera uzun yıllar boyunca sessiz, karanlık ve yıkılmış kaldı.
On iki yıldan fazla süren savaşın ardından, 2024 sonunda Esed rejiminin devrilmesiyle yeni bir dönem başladı. Suriye bugün hala bir geçiş süreci yaşıyor ancak yıkımın yerini sessiz bir yeniden doğuş almış durumda.
Karanlıktan şantiyeye: Yeniden başlayan hayatın gürültüsü
Yıllar boyunca geceleri sessizdi Suriye. Karanlık, sadece elektriğin eksikliğinden değil, geleceğe duyulan umudun yokluğundandı. Şimdi o sessizlik yerini beton mikserlerinin uğultusuna, vinçlerin dönme sesine, yeniden kurulan hayatın telaşına bırakmış durumda.
Savaş öncesinde 9,5 GW olan ülkenin enerji kapasitesi, savaşta üçte bire düşmüştü. Bugün bu rakam yeniden 6 GW sınırına yaklaşıyor. Türkiye’den gelen elektrik akışı, Körfez yatırımlarıyla birleşince şehirler yeniden aydınlanmaya başladı. Halep ve Hama çevresinde kurulan iki doğalgaz santrali üretime geçti. Lazkiye’de ilk güneş santrali devreye alındı. Karanlığın yerini ışık, sessizliğin yerini inşaat gürültüsü aldı.
Yollar, su şebekeleri, okullar, hastaneler yeniden ayağa kalkıyor. Bir zamanlar çatışmanın sembolü olan Halep’te şimdi çocuk sesleri yeniden duyuluyor. Savaşın kalbinde artık yaşamın ritmi var.
Dünya Bankası verilerine göre, Suriye’nin yeniden inşa maliyeti 216 milyar doları buluyor. Geçici dönemin Devlet Başkanı Ahmet el-Şara ve hükümeti, bu devasa yükü paylaşmak için uluslararası sermayeyi masaya davet ediyor. Yeni yatırım yasaları, yabancı sermayeye vergi muafiyetleri ve ortak girişim teşvikleri getiriyor. Yaklaşık 20 milyar dolar tutarında proje planı yürürlükte.
Sandık ve sukunet: Oy verme heyecanı yaşandı
13 yıl süren iç savaşın ardından Suriye halkı ilk kez özgür bir seçim atmosferi yaşadı. Geçtiğimiz günlerde yapılan Halk Meclisi seçimleri, ülkede on 13 yılın ardından sandıkların yeniden kurulduğu ilk oylama oldu.
Seçimler, savaşın ağır mirasına rağmen şaşırtıcı bir sükunet içinde geçti. Uluslararası gözlemciler, seçim sürecinin büyük oranda şeffaf yürütüldüğünü ve katılım oranının yüksek olduğunu raporladı.
“Suriye’nin kendi geleceğini tayin etme iradesinin yeniden görünür olması anlamına geliyor. Halkın yıllar sonra ilk kez oy kullanırken yaşadığı sevinç, savaşın ardından gelen yorgun umut hâlini aldı.”
Suriye Devlet Başkanı Ahmet el-Şara
Uluslararası alanda yeni dönem başladı
Yeni dönemin en dikkat çekici hamlelerinden biri ise, Ahmed el-Şara’nın diplomasi trafiği oldu. Nisan 2025’te Riyad’da düzenlenen yatırım forumunda, Şara Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve Donald Trump ile aynı karede yer aldı. O fotoğraf, Suriye’nin bölgedeki yalnızlığının fiilen sona erdiğinin sembolüydü. Şam yönetimi Körfez başkentlerine “yeni sayfa” mesajı verdi.
Ardından diplomasi trafiği Avrupa’ya uzandı. Haziran 2025’teki Paris ve Brüksel ziyaretleri, Avrupa Birliği’nin Suriye’ye yönelik yaptırım politikasında ciddi bir yumuşamayı beraberinde getirdi. Brüksel’de yapılan görüşmeler sonrası, AB’nin enerji, finans ve ulaştırma alanındaki yaptırımların önemli bir bölümünü askıya aldığı açıklandı.
Türkiye, Körfez ve Asya: Şam’ı yeniden inşa eden üç eksen
Körfez’in finansal desteği kadar, Türkiye’nin sahadaki varlığı da Suriye’nin yeniden yapılanmasında belirleyici hale geldi. Ankara, sınır güvenliği ve insani yardımların ötesine geçerek, şimdi ekonomik toparlanmanın da ana aktörü konumunda.
Türkiye, Halep ve Lazkiye’ye günlük 800 MW enerji tedarik ediyor. Türk mühendislik firmaları, Halep–Şam otoyolu, Hama Barajı ve Humus Havalimanı projelerinde aktif rol oynuyor.
AFAD ve TİKA ise geçici barınma alanlarını kalıcı konutlara dönüştüren projeler yürütüyor. Bu adımlar, hem ekonomik hem insani bir yeniden yakınlaşma anlamı taşıyor.
Öte yandan Riyad ve Abu Dabi merkezli fonlar, Şam ve Lazkiye’de enerji, telekom ve turizm alanında milyar dolarlık projelere imza attı. BAE’nin Ras al-Khaimah Group’u, Lazkiye Limanı’nın modernizasyonu için yatırım anlaşması yaptı. Suudi şirketleri, Şam Uluslararası Havalimanı’nın yeni terminal projesine finansman sağladı.
Çin ve Güney Kore merkezli şirketler de altyapı ve sanayi tesislerinin yeniden inşasında yer alıyor. Suriye, uzun aradan sonra ilk kez hem Doğu’dan hem Batı’dan sermaye çekiyor.
Yeni Şam yönetimi bu süreci, “egemenliği devretmeden kalkınmak” hedefiyle yönetiyor. Ahmed el-Şara’nın dış politika çizgisi “çok taraflı denge” üzerine kurulu. Hem Körfez hem Türkiye hem de Avrupa’yla ilişkiler geliştiriliyor.
Küller üzerinde yeni bir umut
Suriye, on iki yıl süren savaşın ardından temkinli ama kararlı bir yeniden inşa sürecine girdi.
Ülkenin farklı şehirlerinde başlayan projeler, savaşın karanlığında yitirilen yılların ardından yeniden bir hayatın kurulduğunu gösteriyor.
Halkın sandıkla buluştuğu, şehirlerin yeniden ışıkla tanıştığı bu yeni dönemde devlet kurumları yavaş yavaş ayağa kalkıyor.
Şam’da hükümet binaları onarılıyor, Halep’te sanayi bölgeleri yeniden çalışmaya başladı, Lazkiye’de liman hattı ticarete açıldı.
Yatırımların sahaya inmesiyle birlikte günlük yaşamın ritmi değişiyor.
Uzun yıllar boyunca yıkım ve göçün sembolü olan caddelerde şimdi yeniden trafik var; dükkânlar, okullar, atölyeler yeniden açılıyor. Elektrik hatları çekiliyor, su şebekeleri onarılıyor, çocuklar yıllar sonra sınıflarına dönüyor. Bir ülke, sessiz ama derin bir biçimde yeniden kuruluyor.


