Cuma, Aralık 27, 2024
Google search engine
Google search engine
Ana SayfaDünyaUluslararası krizin yeni merkez üssü: Panama Kanalı

Uluslararası krizin yeni merkez üssü: Panama Kanalı


ABD’de başkanlık seçimlerinin Trump’ın zaferiyle sonuçlanmasının ardından, küresel ekonominin gündemi Trump’ın başlatacağı gümrük vergileri oldu.


Önceki başkanlığı döneminde Trump, Çin ve AB ülkeleri başta olmak üzere çok sayıda ülkeye gümrük vergisi getirmiş, küresel bir ticaret krizinin fitilini ateşlemişti.


Pek çok ülke de Trump’ın gümrük vergilerine karşı harekete geçmiş ve misilleme vergileri uygulamıştı.


20 Ocak’ta görevi devralmaya hazırlanan Trump, Çin’e beklendiği gibi yeni vergilerin mesajını verdi. Ancak bu kez hedefinde sadece Çin değil Panama da vardı.


“ABD her yerde olduğu gibi Panama’da da kazıklanıyor”


Trump, Truth Social platformunda “Donanmamız ve ticaretimiz çok adaletsiz ve akılsızca bir şekilde muamele gördü. Panama’nın talep ettiği ücretler gülünç” yazdı.


Pazar günü Arizona’da yaptığı konuşmada ise ABD’nin “Panama Kanalı’nda da her yerde olduğu gibi kazıklandığını” söyledi.


Trump ayrıca, Atlas Okyanusu’nu Pasifik Okyanusu’na bağlayan kanal çevresinde Çin’in giderek artan nüfuzuna işaret etti.


“Bu yalnızca Panama’nın yönetmesi gereken bir şeydi, Çin’in veya başka birinin değil. Yanlış ellere geçmesine asla izin vermeyeceğiz” dedi.


Panama’dan Trump’a sert tepki


Panama Devlet Başkanı Jose Raul Mulino, Trump’ın, Panama’yı kanalın kullanımı için aşırı yüksek ücret talep etmekle suçladığı ve kanalın düzgün şekilde yönetilmediği takdirde ABD’ye geri verilmesini isteyebileceği yönündeki sözlerine yanıt verdi.


Devlet Başkanı Mulino, “Vatandaşlarım, başkan olarak şunu kesin bir dille ifade etmek isterim ki, Panama Kanalı ve ona bağlı tüm alanlar, her metrekaresiyle Panama’ya aittir. Ülkemizin egemenliği ve bağımsızlığı pazarlık konusu değildir. Panama Kanalı Panama’ya ait ve öyle kalacak” ifadesini kullandı.


Kanalın, açık kurallar çerçevesinde işletildiğini vurgulayan Mulino, bakım ve yönetim süreçlerinin güvenli, sürdürülebilir ve profesyonelce yürütüldüğünü belirtti.


Mulino, “Tarifeler keyfi bir şekilde belirlenmez. Bu ücretler, piyasa koşulları, uluslararası rekabet, işletme maliyetleri ve kanalın bakım ve modernizasyon ihtiyaçları göz önünde bulundurularak kamuya açık bir şekilde belirlenmektedir” diye konuştu.


Mulino, Panama Kanalı’nın doğrudan ya da dolaylı olarak Çin, Avrupa Birliği, ABD veya başka herhangi bir güç tarafından kontrol edilmediğinin altını çizdi.


Trump yönetimiyle iyi ilişkiler kurmak istediklerini ifade eden Mulino, “Yasa dışı göç, uyuşturucu kaçakçılığı ve organize suç gibi öncelikli konularımız var. Diyaloğa her zaman açık bir ülkeyiz. Ancak, vatan her şeyden önce gelir ve bu mesele asla pazarlık konusu olamaz” dedi.


Halk Trump’ın posterlerini yaktı


Panama’nın en güçlü sendikalarından biri olan İnşaat ve Benzeri Sektörlerde Çalışan İşçilerin Ulusal Sendikası (Suntracs) önderliğinde meydanlara inen halk, Panama Parlamentosu önünde Trump’ı protesto etti.


ABD bayrağı ve Trump posterlerini yakan göstericiler, Panama Devlet Başkanı Jose Raul Mulino’ya desteklerini dile getirdi.


Suntracs’tan yapılan açıklamada, “Donald Trump’ın tehditlerini kesin bir şekilde reddediyoruz. Bu bölge Panamalılara aittir. Egemenliğimizi ve kanalımızı korumakta kararlıyız.” ifadesine yer verildi.


Panama Kanalı nedir?


Panama Kanalı, Orta Amerika’nın en güney ülkesi Panama topraklarında yer alan ve Atlantik ile Pasifik’i birbirine bağlayan bir su yolu.


Panama Kanalı, Çin ile ABD arasında ticaret yapan büyük perakendeciler ve enerji şirketleri de dahil olmak üzere birçok nakliyeci için maliyetleri ve geçiş sürelerini azaltıyor.


Uzunluğu yaklaşık 80 kilometre olan kanalın yapımına 1800’lü yılların sonunda başlandı. Kanal ulaşıma 1914 yılında açıldı. İnşaatında çok sayıda mühendis ve binlerce işçi görev aldı.


Kanalın yapımı sırasında, sıtma ve sarı humma gibi hastalıklardan, büyük toprak kaymalarına kadar türlü engellerle yaklaşık 27 bin 500 çalışan can verdi.


Kanalın açılmasıyla birlikte Kuzey ve Güney Amerika’nın doğu ve batı kıyıları arasında yolculuk yapan gemilerin katettiği yol binlerce kilometre azalmış oldu. 


Panama Kanalı nasıl çalışıyor?


Coğrafi olarak, Panama Kanalı’nın bağlandığı okyanuslar aynı seviyede değil. Pasifik Okyanusu, Atlantik Okyanusu’ndan biraz daha yüksekte yer alıyor.


Deniz seviyesindeki bu fark, gemilerin kanalın diğer ucuna ulaşabilmeleri için Panama arazisinden deniz seviyesinden 26 metre yüksekliğe kadar çıkmalarını gerektiriyor.


Bu da bir nevi gemileri yükselten ve alçaltan bir kilitli havuz sayesinde mümkün oluyor.


Kilit sayesinde kanala giren gemiler bir üst kota kaldırılıyor ve daha sonra kanalın diğer ucunda deniz seviyesine indiriliyor.


Her kilit odası 1000 fit (304 metre) uzunluğunda ve 110 fit (33,5 metre) genişliğinde.


Bir geminin bu kilitlerden geçmesine izin verilmesi için sahip olabileceği maksimum genişlik106 fittir (32,3 metre) ve bu genişliğe sahip gemiler Panamax olarak biliniyor.

Uluslararası krizin yeni merkez üssü: Panama Kanalı


Hangi Ülkeler Kullanıyor?


Panama Kanalı, dünya ticaretinin yüzde 6’sını karşılayan kritik bir su yolu.


ABD, Çin, Japonya, Güney Kore ve Almanya gibi ülkeler bu kanaldan en fazla faydalanan ülkeler arasında yer alıyor.


Özellikle ABD, hem ithalat hem de ihracat faaliyetlerinde bu kanaldan yoğun bir şekilde yararlanıyor.


Kanal, her yıl yaklaşık 14 bin gemiye hizmet veriyor.

Uluslararası krizin yeni merkez üssü: Panama Kanalı


Panama kanalı neden önemli?


Panama Kanalı, Atlantik’ten Pasifik’e ve tersi yöndeki deniz mesafesini yaklaşık olarak 8 bin deniz mili kadar kısalttı.


Ortalama 15 deniz mili hızla yelken açılması durumunda bu, 22 gün anlamına geliyor.


Panama Kanalı’nı geçmek ise yaklaşık 8 ila 10 saat sürüyor.


Kanaldan her gün yaklaşık 40, yılda yaklaşık 15 bin geminin geçtiği tahmin ediliyor. Taşınan yük miktarı 203 milyon tonu buluyor.


Dış ticarette büyük bir paya sahip olan ve 2003 yılından beri Panama Kanalı İdaresi tarafından yönetilen su kanalı, bir yıl içerisinde ortalama 1,5 milyar dolar civarında gelir elde edilmesini sağlıyor.


Panama Kanalı, mal sahipleri ve gemi operatörleri için yalnızca para ve zaman tasarrufu sağlamakla kalmıyor.


Aynı zamanda muazzam miktarlarda CO2 emisyonunu da önleyerek denizcilik endüstrisinin karbon ayak izini azaltmasına yardımcı oluyor.


2024 Panama Kanalı Geçiş Ücretleri


Kanalın geçiş ücretleri, gemi tipi, boyutu, taşıdığı yük ve diğer faktörlere bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Örneğin, standart geçiş ücreti yaklaşık 400 bin ABD doları.


Ancak, bazı durumlarda bu ücretler önemli ölçüde artabiliyor.


Özellikle yoğun dönemlerde veya acil geçiş taleplerinde, Panama Kanalı İdaresi açık artırmalar düzenliyor ve bu süreçte geçiş ücretleri milyon dolarları bulabiliyor..


Ayrıca, gemilerin büyüklüğüne ve kesintinin niteliğine bağlı olarak ek ücretler de uygulanabiliyor.


Bu ek ücretler, “Düşük Etkili” veya “Yüksek Etkili” olarak sınıflandırılıyor ve 15 bin ABD dolarından başlayarak artıyor.


Geçiş ücretleri, Panama Kanalı İdaresi tarafından belirleniyor ve düzenli olarak güncelleniyor.


Bu nedenle, geçiş yapmayı planlayan gemi sahipleri ve operatörlerin, güncel tarifeleri ve olası ek ücretleri dikkate alarak planlama yapmaları önem taşıyor.


2024 yılı itibariyle Panama Kanalı’ndan geçiş ücretleri, gemi tipi, yük miktarı ve geçiş zamanına göre değişiklik gösteriyor.


Ortalama geçiş ücretleri şu şekilde belirleniyor:


Konteyner gemileri: TEU (yirmi ayaklık konteyner birimi) başına 60 ila 100 ABD doları.


Yolcu gemileri: Kişi başına 140 ila 180 ABD doları.


Dökme yük gemileri: Taşınan yük miktarına göre 5 bin ila 250 bin ABD doları.


Panama Kanalı’nı kim inşa etti? Sahiplik tartışmaları


Panama Kıstağı’ndan geçerek Atlas ve Büyük Okyanus’u birbirine bağlayan bir su yolu oluşturma fikri 1500’lü yıllara dayanıyor.


Kaşif Vasco Nunez de Balboa, iki okyanusu dar bir kara şeridinin ayırdığını fark ettikten sonra, İspanya Kralı I. Charles, bölge valisinden Chagres Nehri boyunca bir rota araştırması yapmasını istedi.


Dağlık, tropikal arazide böyle bir rotanın gerçekleştirilmesi o zamanlar imkansız olarak değerlendirilmişti, ancak fikir Avrupa’dan doğu Asya’ya olası bir kısayol olarak cazip kalmaya devam ediyordu.


Fransa, nihayetinde bu görevi üstlenen ilk ülke oldu. Mısır’daki Süveyş Kanalı’nın inşaatçısı Kont Ferdinand de Lesseps liderliğindeki inşaat ekibi, 1880’de planlanan deniz seviyesindeki bir kanalın temelini attı.


Fransızlar önlerindeki devasa zorluğu hemen kavradılar: Ağır heyelanlara neden olan aralıksız yağmurların yanı sıra, sarı humma ve sıtmanın yayılmasını önlemek için etkili bir yol yoktu.


De Lesseps, deniz seviyesinde bir kanalın çok zor olduğunu geç de olsa fark etti ve çabaları bir kilit kanalına doğru yeniden düzenledi, ancak 1888’de projeden fon çekildi.


ABD 1902’de kanal bölgesindeki Fransız varlıklarını 40 milyon dolara satın aldı. O zamanlar Kolombiya toprağı olan bölgede inşaat haklarıyla ilgili önerilen bir anlaşma reddedildiğinde, ABD askeri gücünü Panama bağımsızlık hareketine verdi ve sonunda yeni hükümetle bir anlaşma müzakere etti.


6 Kasım 1903’te ABD, Panama Cumhuriyeti’ni tanıdı ve 18 Kasım’da Panama ile Hay-Bunau-Varilla Antlaşması imzalandı; bu antlaşmayla Panama Kanalı Bölgesi’nin münhasır ve kalıcı mülkiyeti Amerika’ya verildi.


Karşılığında Panama 10 milyon dolar ve dokuz yıl sonra başlayacak 250.000 dolarlık bir yıllık gelir aldı.


ABD Dışişleri Bakanı John Hay ve Fransız mühendis Philippe-Jean Bunau-Varilla tarafından müzakere edilen anlaşma, birçok Panamalı tarafından ülkelerinin yeni ulusal egemenliğine bir ihlal olarak kınandı.


ABD hak iddia edebilir mi?


Büyük ölçüde ABD tarafından inşa edilen Panama Kanalı, uzun yıllar boyunca doğrudan ABD tarafından yönetildi.


Panama için kanal bölgesini talep etme kampanyasının ardından, ABD ve Panama 1977’de ortak yönetim dönemini başlatan ve Panama’nın kanalın kalıcı tarafsızlığını garanti altına alması koşuluyla kanalın tam kontrolünün Panama’ya devredilmesi sürecini belirleyen bir anlaşma imzaladılar.


31 Aralık 1999’da Panama Kanalı Otoritesi (ACP) su yolunun komutasını üstlendi ve Panama Kanalı Bölgesi tamamen Panama’ya iade edildi.


Yani anlaşma, Panama Kanalı’nın tüm haklarını Panama devletine verdi.


Trump’ın görüşüne göre kanal diğer ulusların yararına devredilmedi, ABD ile Panama arasındaki bir iş birliği jesti olarak devredildi.


Bu düzenlemenin ahlaki ve yasal ilkelerine uyulmaması durumunda ABD’nin kanalın tam ve koşulsuz iadesini talep edebileceğini ileri sürdü.


Grafik: Hafize Yurt Ateş

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisment -spot_imgspot_imgspot_imgspot_img

Most Popular

Recent Comments