Zaman hızla geçip gidiyor derler. Yada bu gün ne kadar hızlı geçip bitmiş. Bunu gibi gündelik hayatımızda daha çok kullandığımız cümleler mevcut. Aslında zaman hızlı geçmiyor, toplum olarak günlük yaşadığımız “endişeler”, “korkular”, “yolunda gitmeyen bir çok şeye isyan etmeler”, “şimdi ne yapacağız” vs gibi günlük yaşadığımız stress hayat koşuşturmasından zamanın nasıl geçip gittiğini anlamıyoruz.
Evet herkes haklı, yolunda gitmeyen çok şey var. Sistemsizlik, liyakatsizlik, yasa dışılılık, voyvodalık, kadına ve çocuğa şiddet diz boyu, mafyavarlik tavırlar vs dolu bir sistemin içinde insanlar bunalıp stress yumağına dönüyorlar.
Oysa adamız çok güzel, doğası çok güzel, havası temiz ve çok güzel, toprak verimli ve 4 mevsimde farklı meyvelar, sebzeler yiyebiliyoruz. Denizi ve kumu güzel. İnsanlarımız sıcak kanlı, misafirperver ve en önemlisi kültürüne sahip çıkıp meyhanesi, yemesi içmesi yerinde.
Gelin birde bu adayı şöyle hayal edelim.
Örneğin;
Gelecekteki ülkemin başbakanı kendine 10 kişilik danışan ekibi kursa. Bu ekip içinde;
Endüstri mühendisi, Hukukçu, Ekonomist, İş insanı, Doktor, Veteriner, Çevre mühendisi, Mimar, Öğretmen ve Tarım Mühendisi olduğunu düşünün. Bu ekibe de bağlı tüm sivil toplum örgüt başkanları ve temsilcileri.
Bu ekip sürelik ülkenin en ivedi sorunlarını ele alıp bilimsel olarak çözümler üretip başbakan ve meclise sunsa. Başbakan ve meclis de bu sorun ve çözümlerini değerlendirip hızla harekete geçse (hepiniz şimdi içinizde Ahhh Keşke diyordur) ne güzel olur.
Belediyeler birliği; Elektrik kurumu, çevre dairesi, orman dairesi ile işbirliğine gitse. Tüm belediyelerde ortak bir alan oluşturup, orada kara yolları kurumu, elektrik kurumundan, orman dairesi ve çevre dairesinden ekipler olsa ne güzel olur. Böyle bir yapılaşmada Her belediye kendi sokak ve yol ışıklarını hızla tamir edebilecek. Yol kenarların daki tehlikeli ağaç dallarını hızla temizlenebilecek. Yollar hızla tamir edilebilecek. Çevredeki inşaatlar denetlenip hızla çözüme kavuşturulabilecek.
Ayrıca Sütek, hayvancılar birliği ve veterinerler birliği güzel iş birliğinde bölgelerdeki hayvan yetiştiricilerinin sorunlarını çözebilir.
Orman dairesi, Çevre dairesi, çevreye duyarlı birlikler ve sivil toplum kuruluşları ile iş birliğinde güzel etkinliklerle ülkemizdeki ağaçlandırma (Zeytin ağacı, Harup ağacı, dut, incir, meyve ağaçları) yapıp ülkemizi yeniden yeşil bir ada haline getirebilirler. Örneğin bir yasa çıksa herkes kendi adına senede 5 tane ağaç dikmekle yükümlü olsa. Bak görün bu ülke nasıl hızla ağaçlandırılır.
Aslında bu gibi devlet kurulumları, belediyeler odalar, birlikler ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği ile o kadar çok güzel projeler hayata geçer ki işte o zaman adamızda “zaman çok hızlı geçti” demek yerine “bu günde dolu dolu üretimle geçti” diyeceğiz. Her şeyi daha yavaş, sakin ve içten gelerek yaptığımız için zamanın her anının tadını çıkarmış olacağız. Yukarıda saydığım ve daha da sayabileceğim örneklerle ülkemizin geleceğini güzelleştirmek elimizde.
Bence yaşadığımız zamanın tadını çıkarmak için hep birlikte el ele (renk, ırk, dil, din, mezhep, parti ayırt etmeksizin) verip ülkemiz için bişeyler yapalım. Yarından tezi yok 1 ağaç bile diksek ileriki günlerde yeşermiş bir ağaç olacak. Aslında işin özü çok basit. Atatürk’ün dediği gibi “Ülkemizi müessir medeniyetler seviyesine çıkarmak için Çok Çalışmalıyız”.
Toplum olarak hep birlikte ülkemizin geleceği için el birliği ile çok çalışırsak kısa sürede ülkemizi kalkındırıp çok daha iyi yaşanabilir bir yer haline getirebiliriz