Biz bu filmi ve senaryoyu ta 1980’lerde, sonra da 2000’lerin başında, AKP iktidara geldiğinde tekrar tekrar gördük, ayni bayat senaryo yine sahneye sürülmek üzere…
Türkiye’yi parçalayıp, Mondoros şartlarına getirme, hatta Wilson prensiplerini yüz sene gecikmeyle bile olsa, uygulamaya sokma planlarından hiç vazgeçmeyen Amerika’nın Ortadoğu’daki uşağı PKK’nın bölücü faaliyetleri sayesinde 1980’lerden 2000’lerin başına kadar terör eylemlerinde 20 binden fazla Mehmetçik, öğretmen, devlet memuru, sivil vatandaş katledildi…
2000’lerin başında AKP iktidara geldikten sonra, artık TSK tarafından toz duman edilen, nefes alabilecek hali kalmayan, kısacası bitmiş tükenmiş bir PKK’ya açılım saçılım süreci dedikleri ihanet sürecinde nefes alma ve yeniden canlanma imkanı tanındı…
Bu arada, PKK canlanırken AKP’nin kanatları altında yargı, polis, asker, eğitim, sağlık, din işleri başta olmak üzere, devletin her zerresine kadar sızan ve devleti ele geçiren Fetoşlar tayfasının tezgahları sayesinde TSK komplolarla çökertildi…
Böylece, hem Fetoşlar tayfasının, hem de elebaşları Apoş’un tayfası olarak PKK’nın yolu ve önü açıldı, adeta altlarına kırmızı halı serildi…
Fetoşlar ve Apoşlar tayfasının işbirliği gerçekten mükemmeldi!
Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletini yıkmak ve bölmek için bundan daha mükemmel bir işbirliği yapılamazdı!
Biri içten çökertmeye uğraşıyordu, öteki ise dıştan!
Amma ve lakin, esasta sorulması gereken bir soru da vardı, ki kimse bugüne kadar sormadı, şimdi soralım; zeka seviyeleri öğretilebilir geri zekalı seviyesinin altında olan, tek yapabildikleri kan dökmek, kaos yaratmak, din sömürüsünden ve kokuşmuş ırkçılıktan beslenmek, memleketi ve milleti de felaketten felakete sürüklemek olan Fetoşlar ve Apoşlar ikilisinin akıl hocası, üst aklı kimdi ve bunları son kullanım tarihli limonlar gibi sıka sıka kullanırken, özellikle TSK’nın üzerine saldırtırken, nihai hedefi neydi?
Neyse, amma da soru sorduk, herkesin ahmağa yattığı yerde!
Devam edelim, Fetoşlar ve Apoşlar tayfasının ayaklarının altına kırmızı halı serilmesiyle, neticede, durum felakete doğru evrildi ve özellikle Fetoşlar tayfası ülke kontrolünü komple ele geçirip, aynı safta durdukları “rakiplerini” tasfiye etmeye kalkışınca, film koptu ve AKP kurmayları “beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda” şarkısını bir kenara bırakıp, “aldatıldık” şarkısını söylemeye başladılar…
Bunların Apoşlar ve Fetoşlar tayfası tarafından “aldatılması” sürecinde, neticede en az yirmi bin askerimiz daha katledildi, öğretmenlerimizi, sivilleri ve devlet memurlarımızı da sayarsak, Allah bilir sayı kaça çıkar…
2016 Fetoşlar darbesinden sonra, Fetoşlar tayfasının “bir kısmı” yargıdan, polisten, askerden, sivilden, bürokrasiden filan kısmen temizlendi ama siyasi kanadına zerre zırnık dokunulmadı, siyasi kanattaki Fetoşlar tayfasının kimler olduğunu, “yağmurda beraber yürüyenlerin, beraber ıslananların” kimler olduğu bir türlü gün yüzüne çıkmadı, çıkarılmadı!
Bu arada, özellikle son yirmi yılda, ve keza, MHP’nin AKP’nin koltuk değneği olmasından sonraki süreçte, AKP-MHP iktidarında çok büyük darbeler almasına rağmen, TSK yine silkindi ve özellikle Güneydoğu bölgesinde PKK’yı sildi süpürdü, Türkiye’nin sınırları dışına çıkardı, Kuzey Irak’ta da peşlerini bırakmadı, fırsat vermedi, Suriye’nin kuzeyinde ise PKK’nın uzantısı YPG’nin karşısına dikildi…
Amerika da buna karşılık, emperyalist emelleri doğrultusunda bölgede yarattığı IŞİD tehdidine alternatif denge unsuru olarak, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlerden oluşan, adına PYD dedikleri bir ordu kurdu ve Irak’ın kuzeyinden Suriye’nin kuzeyine, oradan da ta Hatay’a kadar uzanan bir koridorda, kendi kontrolünde kukla bir güç oluşturdu.
Elbette bu gücü Amerikan özel hizmet ordusu destekliyor, eğitiyor, donatıyor, fırsat bulduklarında TSK’ya karşı PKK ile birlikte operasyon yapıyorlar ve ortamı sürekli gergin tutuyorlar.
Özellikle Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlerin ipleri doğrudan Amerika’nın elinde, hal böyle olunca, bunların TBMM’deki siyasi uzantılarının iplerinin esasen kimin elinde olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil!
Fetoşlar tayfasıyla “birlikte yürüdük biz bu yollarda” şarkısını söyleyen AKP ve sonradan kendisine koltuk değneği olan MHP sayesinde, yirmi yılı aşkın bir süredir tek bir senaryo görüyoruz, hiç değişmeden de devam ediyor, çünkü tutuyor, tuttuğu sürece de devam edecek…
Bu ikili, son yirmi yıldır Amerikan emperyalizminin bölgedeki uşaklarıyla karşılıklı çıkar ve menfaatleri doğrultusunda gündüz kavga ediyor, gece ise hırsızlığa beraber çıkıyorlar.
Şimdi, 6 Şubat felaketinin yaralarının zerresi bile sarılmamışken, ülke ekonomik olarak Cumhuriyet tarihinin en kötü dönemini yaşarken, tarihte görülmemiş bir göç dalgasıyla Türkiye inim inim inlerken, maddi ve manevi kaynakları yerle bir olurken, erken seçim tamtamları çalarken, dün “Gazze’ye gireriz ha” tehditleri savrulurken bugün “aman ha, durdurun yoksa İsrail bize de girecek” yaygaraları basılırken, ve tam da yenidoğan bebeklerin rant uğruna katledilmesi skandalının patladığı ve AKP iktidarının başı fena halde ağrıdığı bir sırada, Ülkücülüğün bir ayağı çukurda, ağır aksak yürüyen, AKP’nin MHP’den sorumlu başkan yardımcısı ve “ulu büyük reisi” Bahçeli’nin bahçesinde yeni güller açtı, Amerikan emperyalizminin ve yeri geldiğinde Rus ve Yunan emperyalizminin uşaklığını yapayım derken ellerine 40 binden fazla Mehmetçiğin kanı bulaşmış olan Apoş’u TBBM çatısı altında barış mesajları vermeye çağırdı…
AKP ile beraber yürüyen, yağmurda beraber ıslanan Fetoş dün öldü, arkasından bol küfürlü beddualar okundu, sanki kendisi bütün bu rezillikleri, felaketi tek başına yaratmış gibi…Bugünse, aradan 24 saat bile geçmeden, çocuk katili, asker katili, bölücübaşı Apoş Meclis’e davet ediliyor!
Hangi Meclis’e?
İnsanlık tarihinde eşi benzeri olmayan bir milli kurtuluş savaşıyla, benzersiz bir irade ve kahramanlıklarla dolu bir kurtuluş destanıyla küllerinden doğan bir milletin, dünyanın en güçlü emperyalist güçlerini yenilgiye uğratarak, adeta emperyalizme karşı kurduğu, emperyalizmin karşısında emsalsiz bir anıt gibi duran Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne!
Kim davet ediliyor?
O Meclis’in temsil ettiği ülkeyi emperyalizme uşaklık yaparak bölmeye çalışan, PKK’nın başındayken bir şekilde dağa çıkardıkları ve militan yaptıkları çocuk yaşta kızların karşısında yan gelip yatırken göbeğindeki bitleri ayıklayan ve bunu filme aldıran, Kürt halkını akıl almaz kötülüklere sürükleyen, kırk yıldır tek bir saniye bile kendi halkına bile huzur vermeyen, varlığı kan ve ölümle özdeşlemiş, temsil ettiği örgüt ise halahazırda TSK tarafından bir kez daha darmadağın edilmiş bir darağacı kaçkını davet ediliyor!
Kim tarafından davet ediliyor?
AKP’nin MHP’den sorumlu genel başkan yardımcısı tarafından!
Artık acınası bir hale gelmiş olan Bahçeli bir ayağı çukurdayken son bir gayretle son yirmi yılda yaşananları bir kez daha yaşatma gayretine giriyor ve sözüm ona, kendini Türk milliyetçisi sanan, ama Bahçeli ve MHP AKP’nin dümen suyuna girdi gireli “Ne Mutlu Türküm Diyene!” lafını ağzına alamayan, aksine Türklüğü temsil eden her şeyin adım adım silinmesine de gık demeyen Ülkücüler ise seyrediyor!
Apoş’un artık PKK üzerinde bir etkisi var mı, veya Amerikan emperyalizminin uşaklığını devam ettirme konusunda bir etkisi olabilir mi?
Yok, çoktan devre dışı kalmış, suyu dibine kadar sıkılmış bir piyondan hiçbir farkı yok!
Peki, hal buyken, AKP’nin MHP’den sorumlu genel başkan yardımcısı niye böyle bir çıkış yaparak gündemi saptırma gayretine giriyor, üstelik de memleketin onca büyük derdi varken, memleket tam bir kaosun içindeyken, adım adım işgal edilirken, demografik, sosyo-kültürel ve ekonomik yapısı bozulurken, memleketin her karışında suç patlaması yaşanırken ve rant için çocuklar göz kırpmadan öldürülürken…Ve dahası, niye bu söylemi dikkate alınıyor ve lafı anında ağzına tıkılmıyor!
Aklıma gelmişken, Çanakkale Savaşı’nda İngilizler ve Anzaklar yenilgiye uğradıklarında, komutanları bile, “Bu kadar yeter, artık kesinleşmiştir ki “Türkiye Türklerindir!” diyebilmişlerdi, Türkiye’nin tapusunun kime ait olduğunu kabullenmişlerdi…
Kurtuluş Savaşı ile de bu tescillendi, ülkenin sınırlarının her bir santimi milletin kanıyla çizildi.
Nerden nereye geldik!
Bugün Türkiye siyasetinde İngilizlerin, Anzakların dediğini diyebilecek bir babayiğit var mı?
Bu soruya, “AKP’nin, CHP’nin başındaki CHP’den sorumlu genel başkan yardımcısı” da dahil!
Bu arada, antiparantez belirteyim, bu yakıştırma bana değil, çok değerli bir arkadaşıma ait, laf tam da yerine oturduğu için izniyle kullandım!
Bu AKP’nin CHP’den sorumlu genel başkan yardımcısı, daha AKP’nin MHP’den sorumlu başkan yardımcısı Bahçeli ağzından baklayı çıkarır çıkarmaz, daha doğrusu Bahçeli’nin ağzına o bakla tıkıldıktan sonra baklayı tükürür tükürmez, o baklayı havada kaptı ve kendisi de oyuna dahil oldu…
Eğer zerre kadar aklı olsaydı, ki kendisi olduğunu var sayıyor olabilir, tek diyeceği şey şu olmalıydı; Bırak artistik yapmayı, gündemi saptırma!…Çok istiyorsan kendin git Kandil’de Apoşlar tayfası ile birlikte palavra sıkmaya, artistik yapmaya devam et! Burası Türk ulusunun kanıyla, canıyla, emsalsiz bir milli kurtuluş destanıyla kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin kutsal Meclisi’dir…Ne çocuk katillerinin, asker katillerinin, Türkiye’yi yıkıp parçalamaya çalışan emperyalizmin uşaklarının ne de AKP’nin MHP’den sorumlu genel başkan yardımcısı olarak senin gündem saptırmak için artistik yapacağın yer değildir…Bu ülkenin önceliği Apoşlar tayfasının meşrulaştırılması değildir, şimdi zaman Apoşlar ve Fetoşlar tayfasının el birliğiyle yıkmaya çalıştığı, kontrolsüz göçle işgal edilen ülkemizi ve milletimizi kurtarma zamanıdır!
Ama olmadı, AKP’nin CHP’den sorumlu genel başkanı bu sürece yüzüne gözüne bulaştıra bulaştıra dahil oldu, kendisine pay kapmaya çalıştı!
Sanki Kürt kökenli vatandaşlar bu ülkede Anayasal haklarını kullanamıyormuş, doktor, öğretmen, memur, asker, polis olamıyormuş, oy kullanamıyormuş, parti kuramıyormuş, TBMM’de temsil edilemiyormuş da bunların kurtuluşu, Apoşlar tayfasına kalmış gibi bir hava yaratılmaya çalışıldı ve Özel de bu koroya dahil oldu…
Peki, yarın memleketin orasına burasına çöreklenmiş Hizbullah tayfası, Menzil tayfası, IŞİD tayfası, El Kaide tayfası, El Nusra tayfası, Suriye özgürlük ordusu dedikleri çapulcu tayfası, Suriyeli göçmenler, Afgan göçmenler, ki sayıları rahatlıkla ülkenin gerçek nüfusunun dörtte birine ulaşmıştır, bize de PKK’ya sağladığınız açılımları saçılımları sağlayın, bize de Meclis’in kapılarını açın, biz de sesimizi duyuralım, bizim başımız kel mi derse, ne olacak!
AKP’nin MHP’den sorumlu genel başkan yardımcısı Bahçeli ve AKP’nin CHP’den sorumlu genel başkan yardımcısı Özel bu taleplere ne diyecekler acaba!
Biz bu filmi daha önce defalarca gördük, görmekten midemiz fena halde bulandı, tiksinti geldi, siz hala bıkmadınız mı, hala akıl koymadınız mı…
Siz zırvalarken bu milletin çocukları katlediliyor, çocukların geleceği çalınıyor, ülke altımızdan gidiyor, millet parçalanıyor, haberiniz var mı, ya da çok umurunuzda mı!!!